burçlara göre haftalık spotify listesi:
bugün günlerden ne?
Dünya Çevre Günü
Dünya Çevre Günü

Bugün günlerden ne? 5 Haziran gününün Dünya Çevre günü ilan edildiğini daha önce duymuş muydunuz? Dünya Çevre Günü, 1972 yılında Stockholm şehrinde düzenlenen Birleşmiş Milletler Çevre Konferansından günümüze kadar, çevrenin korunması ve bu konuya gerekli özenin gösterilmesi amacı ile kutlanan oldukça özel ve önemli bir gündür. Çevre konusu özellikle son 20 yıldır sıkça gündemde olan ve dünya çapında yaşanan sorunlara çözüm aranması gereken bir konudur. Örnek vermek gerekirse 2018 yılında kutlanan Dünya Çevre Günün teması “Plastik Kirliliği ile Mücadele Et” olarak seçilmişti. O yılki etkinliklerde plastik kullanımının sanayileşme ile birlikte ne kadar arttığına dikkat çekilmiş ve plastiğin çevrede yarattığı tahribattan söz edilmişti. Bu noktada plastik yerine daha çevreci alternatifler de geliştirilmeye çalışılmıştı. 

Çevre sorunlarını yalnızca belirli alanlarla sınırlamak oldukça yanlış bir hareket olacaktır çünkü maalesef ki çevreye özellikle sanayileşme ile birlikte asla olmaması gereken kadar çok zarar vermeye başladık. Başlıca çevre sorunları buzulların erimesi, ozon tabakasının delinmesi, tatlı su kaynaklarının kuruması, bitki örtüsünün tahrip edilmesi, ekosistem için son derece gerekli hayvanların neslinin çeşitli ekonomik sebepler dolayısıyla tükenme tehlikesi altında olması, geri dönüşümü olmayan ya da çok uzun süren atıkların üretilmesi, nükleer kirlilik, radyasyon, hava kirliliği, su kirliliği, toprak kirliliği ve fosil yakıt kullanımı kaynaklı sorunlardır. Tüm bu sorunların çözümü ise bilinçli bir insanlık ile mümkün olacaktır. Dünya üzerindeki çevre sorunları hızla baş edilmesi imkansız olacak bir boyuta ulaşmaktadır. Bu nedenle çok daha bilinçli bir şekilde hareket etmemiz gerekmektedir.

Çevre sorunları maalesef ki yalnızca Avrupa Birliği, Greenpeace gibi oluşumların çabaları ile düzeltilemez. Bu nedenle çevre sorunları ile ilgili yapılacak bir anlaşmaya dünya üzerindeki tüm ülkelerin katılmaları gerekmektedir. “Benim ülkem, benim kurullarım” maalesef ki söz konusu çevre sorunları olduğu zaman geçerli olamaz. Dünya yalnızca biz insanlara da ait değildir. Biz diğer tüm anlılar gibi doğa ile iç içe ve ona sağdık kalarak hayatlarımızı sürdürmek zorundayız. Bu noktada atılacak en önemli adım ise insanları bilinçlendirmek olacaktır. 
 

...
yeni yazılar
"Seni Çöpe Atacağım Poşete Yazık" Desem Poşet Hala 25 Kuruş
"Seni Çöpe Atacağım Poşete Yazık" Desem Poşet Hala 25 Kuruş
absurt | 4 months ago | 143 | Meltem

Türkiye'de poşetin ücretlendirilmesi tramvasını atlatamadık, farkında mısınız?

Şimdi bu tramvaya acaba poşetin ücreti arttı mı, artacak mı meselesi de eklendi.

Derinliksiz gibi görünse de aslında idrak edilmesi gereken bir takım çıkarımlar söz konusudur. 

Meseleye iki yönlü bakmak lazım. Poşet ücretli olmalı mı yoksa olmamalı?

Poşetin ücretli olması gerektiğini savunan kesimin tek haklı gerekçesi gibi görünen plastiğin geri dönüşümünün zor olması, olabildiğince az plastik kullanımının sağlanmasıdır. Genelde kurumların ifade ettiği bu, tabi elde ettikleri gelirden pay alma durumları da cazip geliyordur, hatta en çok buna seviniliyordur. Yani bir de sadece poşet mi plastik? Haklı tarafına bakalım; bizim halkımız bedava olana her zaman taliptir. Poşetlerin ücretli olmasından bu yana kabul edelim insanlar zamanında iki üç poşete sığdırdıkları ürünleri şimdi tek poşete yerleştirebiliyor. Demek ki fizik bizi yanıltmıyormuş. Tabi bu durumda fiziğin şartlarını zorlayanlar da olmuyor değil…

Burada şu konuya da değinilmelidir: Zamanında ücreti olmayan bir şeyin daha sonradan ücretlendirilmesi  de etkili olmaktadır. Zor bir kabulleniş bizim için, kabul edelim. Şöyle ki gurbetçiler ücretli poşet durumuna yeterince aşinadır, sonuçta bu uygulama yurtdışında zaten vardı. Ama Türkiye'ye geldiklerinde onlar da ister istemez yadırgadılar durumu. Ülkemiz bize poşeti ücretli vermez diye düşünüyorlardı galiba.

Gelelim poşet ücretli olmamalı düşüncesinin savunmasına… Birincisi alınan vergi, ikincisi markaların bedava reklamını yapma düşüncesidir. Öncelikle evet kurumlar bu poşet mevzudundan para kazanıyor bu aşikar, ama çoğunluğu devlete gidiyor. Devlet sanırım bu geliri plastik geri dönüşümü için yapılan projelerde kullanıyodur, doğal olarak temennimiz bu yöndedir. Peki sen yıllardır ücretsiz aldığın poşetlerle zaten reklam yapmıyor muydun? Reklamsa o da reklam… Zaten sadece poşetle reklam yapılacak olsa insanlar tanıtımlara, TV reklamlarına, broşürlere, kampanyalara gerek duymazdı. Poşetten reklam yapmak devede kulak etkisidir. Hadi sen reklam yaptın diyelim. Sen durup dururken havadan, faydalanmadığın bir şey için mi reklam yapıyorsun. Karşılığında hizmet almışsın, ihtiyacını giderecek ürüne ulaşmışsın. Ve o ürün senin yakınına kadar gelebilmiş. Oralarda ne kadar emek olduğunu görmüyorsun. Ama parasını veriyorsun di mi? Haklısın, senin verdiğin o kadarcık para karşılıyor tüm emeği… Evet, sayın okuyucular emek en ucuz yemek, afiyet olsun…

Aslında bu duruma fırsat vermemek başlangıçta alınması gereken bir önlemdi; poşetler markasız basılacak. Zaten aldığı ürünü beğenen, fiyatını uygun bulan kişi çevresine bunu gayri ihtiyari yayıyor. Bu da toplumun gerçeği… Bu söylemler insanın kendini haklı çıkartma çabası. Ama yanılgı şurada tepki verdiğiniz güruh konunun muhatabı değil. Keşke muhataplara bu tepkinin binde biri gösterilse de çözüm üretilse…

Aslında temel mesele insanların parasının nereye gittiği gibi görünüyor. Çünkü bu poşet konusunda poşet üretim fabrikalarının kimin olduğu, kime kazanç sağlanıldığı ile ilgili çeşitli söylemler mevcut ve insanlar haliyle hoşlanmıyor bu durumdan. İnsanlar parasının nereye gittiğini bilmek istiyor. Fakat aldığın poşet senin ihtiyacını görüyor mu görüyor, diğer ürünler görüyor mu görüyor… Dolayısıyla kapı hep aynı yere açılıyor. Keşke bu sorgulamayı sadece poşet için değil genel olarak herşey için yapsak, o zaman peşine düştüğümüz şey daha anlamlı olur. 

Gelgelelim şimdi bu enflasyon davasında poşetin ücret meselesine. Beklenen, beklenmeyen bu zam furyasından bir poşet nasibini alamadı. Ve tabiki bu da insanımıza dert oldu. Aslında böyle demeyelim, insanımızı şaşırttı. Yılbaşına kadar bir bekledik acaba zam gelir mi, gelecek mi, gelmiş ne kadar oldu? Hatta bir ara sosyal medyada 38,5 kuruş olacak dendi. Bir an yarım kuruş mu basmaya başladık, diye sorguladık vs. vs. Nihayetinde hala 0.25 kuruş ücretle poşet ticaret dünyasındaki aktif konumunu korumaktadır, arz ola…

 

...
3 Farklı Dünya Mutfağı
3 Farklı Dünya Mutfağı
yasam | 4 months ago | 59 | Editör

Pek çok çoğumuza yemek yemek kadar zevk veren başka hiçbir şey yoktur. Özellikle annemizin hazırladığı ve her zaman alışık olduğumuz yemekleri yemek insanlara daha büyük bir zevk vermektedir. Ancak farklı kültürleri tanımak için onların yemek kültürlerinden de yararlanmak oldukça önemlidir. Elbette her kültürde bulunan yemekler damak tadımıza uygun olmayabilir ancak denemekten de zarar gelmeyecektir. İşte 3 farklı dünya mutfağı listesi...

1. Meksika Mutfağı

Meksika mutfağı aslında bize çok da uzak olmayan yemek seçeneklerinden oluşan bir mutfaktır. Özellikle acı seviyorsanız Meksika mutfağı tam da size göre bir seçenektir. Üstelik ülkemizde de son dönemlerde oldukça popüler bir hale gelmeye başlamıştır. Elbette Meksika denilince akla gelen ilk yiyecek Tacodur. Genellikle kıyma, çeşitli sebzeler ve peynir ile iç harç hazırlanarak, bu iç harç tortilla ekmeğinin arasına konulmaktadır. Oldukça lezzetli olmasının yanı sıra da yapımı da çok kolay bir yiyecek olarak karşımıza çıkar. Bunun dışında Meksika mutfağının fasulyeli enchilada, burrito, tortilla çorbası, Aztek çorbası, pipian soslu tavuk, tamale gibi pek çok lezettli yemeği de bulunmaktadır. 

2. Avustralya Mutfağı

Avustralya mutfağı aslında oldukça önemli bir mutfaktır çünkü ülke bir göç ülkesi olduğu için farklı kültürlerden de yiyecekleri içerisinde bulundurmaktadır. Özelikle İngiliz, Fransız, İtalyan, genel olarak Orta Doğu ve Uzak Doğu mutfaklarının harmanlanmış bir halidir. Bunların yanı sıra tahıl ve ete dayalı yiyecekler ülkede oldukça popülerdir. Yine meyve açısından da bir cennet olan Avustralya’da çeşitli tropikal meyvelerle de yiyecekler hazırlanmaktadır. 

3. Lübnan Mutfağı

Lübnan mutfağı için tam olarak melez bir mutfak demek doğru olur. Ülkenin Akdeniz’e kıyısı olması nedeniyle Lübnan mutfağında hem Akdeniz mutfağından hem de Arap mutfağından esintiler görmek mümkündür. Et mansaf, tahinli balık, etli humus, balık sayadieh, falafel, pita, hurma şerbeti, mütebbel, kızarmış kıbbe ve buğday tatlısı gibi pek çok yemek bulunan Lübnan mutfağında aslında bizim de yakından tanıdığımız humusun binbir çeşidi de bulunmaktadır.
 

...
Maslow'un Pramidi
Maslow'un Pramidi
felsefe | 4 months ago | 54 | Editör

Maslow teorisi, Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisi ya da Maslow’un piramidi olarak anılan teori, insanların kendini gerçekleştirebilmesi yolunda izlenecek adımları anlatmaktadır. Bu teoriyi ortaya atan isim Amerikalı psikolog Abraham Maslow’dur ve 1943 yılında, yapılan uzun bir araştırmanın sonucunda yayınlanmıştır. Sonrasında ise bu piramit geliştirilerek günümüzdeki haline ulaşmıştır. Hadi gelin hep birlikte bu piramidi ve piramidin bize söyleyeme çalıştığı şeyleri inceleyelim. 

Maslow’un piramidi fizyolojik ihtiyaçlarla başlar. Tabanda bulunan ve diğer ihtiyaçların da aslında var olmasını sağlayan fizyolojik ihtiyaçlar aslında nefes alma, yemek, su, cinsellik, uyku, barınma ihtiyacının giderilmesi ve sağlıklı bir metabolizmayı içermektedir. Fizyolojik ihtiyaçlar yalnızca ihtiyaçlar yalnızca insanların değil pek çok canlının hayatını devam ettirebilmesi ve yaşamını sürdürebilmesi için gerekli olan ihtiyaçlardır. 

Piramidin ikinci basamağında ise güvenlik ihtiyacı yer alır. Beden, kaynak, aile, iş, sağlık ve mülkiyet güvenliğinin sağlanması insanın kendini geliştirmesi yolundaki önemli adımlardan bir diğeridir. İlkel çağları düşündüğümüz zaman bunun pek de kolay olmayacağını biliriz. Ancak insanların yerleşik hayata geçmesinin ve şehirler (şehir devletleri) kurmasının nedenlerinden birisi de güvenlik ihtiyacının karşılanmasıdır. Böylece şehri ve dolayısıyla içerisinde bulunan insanların güvenliğini sağlayacak, onları koruyacak ordular kurulmuş ve polis teşkilatları hayatımıza girmiştir. 

Üçüncü basamakta ise Sevgi/ Ait olma ihtiyacı gelir. İnsanlar toplumsal varlıklardır ve hepimiz içerisinde bulunduğumuz toplumun bir parası olmak için bir takım faaliyetlerde bulunuruz ya da topluma aykırı olan davranışlardan uzak dururuz. Sevgi/ Ait olma ihtiyacı ise genel olarak arkadaşlık, aile ve cinsel mahremiyeti içermektedir. Bireyin ailesiyle, arkadaşlarıyla ve partneri ile kurduğu ilişkilerin çeşidine ve gücüne göre aslında bireyin hayatı şekillenmektedir. 
Piramidin sondan bir önceki basamağında saygınlık ihtiyacı yer alır. Bu ihtiyaç özsaygı, özgüven. başarı, başka canlılara saygı duyma ve başları tarafından saygı duyulmayı içermektedir. Bundan önceki üç basamağı gerçekleştirememiş bireylerin dördüncü basamakta da başarılı olması pek de mümkün değildir. 

Maslow’un piramidi en tepede kendini gerçekleştirmeyi bulundurur. Peki ya sıkça bahsettiğimiz kendini gerçekleştirme nedir? Aslında erdemli, içten, yaratıcı, problem çözücü, önyargısız, gerçekleri kabul edebilen bireylere kendini gerçekleştirmiş bireyler demekteyiz. 
 

...
Bir Tutam Leblebi Tozu
Bir Tutam Leblebi Tozu
eglence | 4 months ago | 45 | Editör

O güzel pırıltılı çocukluk yıllarımızı hadi gelip her birlikte analım, bir tutam leblebi tozu ile geçmişi analım. 2000’lerde doğan ve sokak kültürünü yaşayan son nesil ile birlikte bir defteri kapatıp tozlu raflara kaldıralım. İşte bizi çocukluğumuza götürecek 5 şey.

1. Kaset Sarmak

Kaset sarmak birçoklarının bilmeyeceği bilenlerin ise gözü yaşlı anacağı bir eylemdir. Bir zamanların en popüler müzik dinleme olan kaset çalar gerçekten bir devrin başladığı nokta olabilir. Kaset sarma işlemini de bir nevi acil ameliyat uygulaması olarak düşünülebilir. 

2. Çatapat

Bayram günlerinin sabahında cebinizdeki harçlıklarla koşa koşa mahallenizdeki küçük bakkala gidip çatapat aldınız mı hiç? Eğer bunu yaptıysanız, tebrikler muhteşem bir çocukluk geçirdiniz. Yere sürtünce çıkan çıt çıt çıt sesleri ile bir anda yanması ile birlikte çıkan kıvılcımlar adeta çocukların mutluluk çığlıklarıydı. Elbette zararı oluğu, hatta biraz da tehlikeli olduğu doğruydu ancak bu zevki bir kere tatmış hiçbir çocuk onun tehlikesini umursamazdı maalesef.

3. Solo Test

Ne kadar zeki olduğunuzu ya da gerizekalı olduğunuzu öğrenmek mi istiyorsunuz? İşte karşınızda Solo test. Üzerinde 33 minik delik ve 32 piyon olan bu oyunda amaç bir piyonun diğerinin üzerinden atlatarak son oyun tahtası üzerinde tek bir piyon bırakamaya çalışmaktır. Testin sonucuna göre geriye kaç piyon kaldığına göre beyinsiz, gerizekalı, aptal, tecrübesiz, normal, başarılı, kurnaz, zeki ve bilgin çıkabilirsiniz. 

4. Taso

Taso, 1997 yılında ülkemizde yayılmaya başlamış ve 2000’ li yıllarda en revaçta olduğu zamanları yaşamıştır. Taso ilk olarak Looney Tunes  karakteri ile popüler olmuştur. Üzerinde Pokemon, Tazmanya Canavarı, Bugs Bunny ve Daffy Duck gibi karakterler de bulunmaktadır.

5. Sanal Bebek

Hatırlıyor musunuz bir zamanlar ne kadar da meşhurdu Sanal Bebek oyuncakları. Hatta bir zamanlar pek çoğumuzun severek izlediğimiz başrollerinde de Hasibe Eren, Füsun Demirel ve Ali Erkazan gibi isimlerin yer aldığı Sıdıka isimli dizide de konuk oyuncu olmuştu. :) Sanal bebekleri 2010’lu yıllarda meşhur olan konuşan Tom ve Poe gibi oyunlara da benzetmek mümkündür.
 

...
Kozmatik Firmalarının Bilmemizi İstemediği 2 Şey
Kozmatik Firmalarının Bilmemizi İstemediği 2 Şey
yasam | 4 months ago | 220 | Editör

Kozmetik sektörünün tarihi aslında oldukça eskiye dayanmaktadır. Geçmişten günümüze kadar yaşanan süreçte özellikle kadınlar güzelleşmek için çeşitli ürünlerden yararlanmıştır. Yapılan araştırmalar doğrultusunda kozmetik amaçlı ürün kullanımının ilk kez antik Mısır’da olduğu tespit edilmiştir. Mısırlılar, Babiller ve Hitler gibi pek çok uygarlığında özellikle dini günlerde kozmetik ürünlerinden yararlandığı bilinmektedir. Peki günümüze kadar oldukça başarılı bir şekilde gelişen bu sektörün, kimsenin bilmesini istemediği sırları nelerdir. Hadi gelin hep birlikte kozmetik firmalarının bilmemizi istemediği 2 şey listesine göz atalım.

1. Bir Alana Bir Bedava

Özellikle günümüzde kozmetik alında pek çok indirimler ve satın almaya yöneltecek çeşitli politikalar izlenmektedir. Bir alana bir bedava gibi kampanyalara da çoğumuz sıklıkla denk gelmekteyiz. Özellikle parfüm, deodorant, vücut spreyi, dudak kalemi ve oje gibi ürünlerde bu tarz kampanyalar karşımıza çıkar. Eğer bir firma bir ürünü ücretsiz olarak tüketiciye sunarsa elbette satışlarında genel olarak bir artış olacaktır ve bu artış o ürünün bedelini hemen hemen karşılar. Anacak olay kar elde etmek olduğu için genelde firmalar en masrafsız şekilde bu işin altından kalmak isterler. Bu nedenle de genelde elde kalmış, kolay kolay tercih edilmeyen ya da en kötüsü son kullanma tarihi yaklaşmış ya da çeşitli nedenlerden dolayı bozulmuş veya bozulmak üzere olan ürünlerde bu kampanyalar yapılmaktadır. 

2. Kasa Arkası Ürünler

Bir kozmetik mağazasına gittikten ve ihtiyacınız olan ürünleri kasaya getirdikten sonra muhtemelen kasiyerden “kasa arkası ürünlerden ihtiyacınız olan bir şey var mı?” diye soru ile karşılaşırsınız. Yüzde elli indirimde, elimizde son ürün kaldı fırsatı kaçırmayın gibi sözler de aslında hepimizin duymaya alışık olduğumuz sözlerdir. Normal şartlarda önünden geçip gittiğimiz ve pek dikkatimizi çekmeyen ürünlerin hepsi kasa arkasında olur ve yine nasılsa onlara çok ihtiyacımız varmışcasına bir düşünceyle yaklaşır kasiyerler bizlere. Bu ürünler yine genelde normal şartlarda pek talep edilmeyen ürünlerdir ve önce biraz fiyatı şişirilir sonrasında ise yüzde 50 indirim yaptık denilerek sizin o ürünlere olan ilginizi arttırmaya çalışılır.
 

...
Kocaeli'de Görülmesi Gereken Yerler
Kocaeli'de Görülmesi Gereken Yerler
eglence | 4 months ago | 56 | Editör

Hepimizin bildiği ama çoğumuzun gitmediği o şehir: Kocaeli. Körfezin kıyılarına vuran eşsiz suları, dağları, ovaları ve binbir çeşit insanın bir arada yaşadığı şehir. Karşımıza sanayi şehri olarak çıksa da aslında gezilecek ve görülecek pek çok şey var bu şehirde. Üstelik fabrikaların bacalarının arasında gizlenmiş, binbir güzellik barındıran ağaçları var bu şehrin. Mesela yürüyüş yolunun, orada bulunan tüm insanlardan daha yaşlı çınar ağaçları var. Hadi gelin hep birlikte Kocaeli’de mutlaka görülmesi gereken yerler listesini inceleyelim.

1. Ormanya

Kocaeli bir çoğumuzun zihninde fabrikalarla dolu bir şehirmiş imajı çizse de aslında şehirde pek çok ormanlık alan bulunmaktadır. Ormanya ise bunlardan yalnızca bir tanesidir. Mesire alanı, hayvanat bahçesi, Hobbit evleri, böcek oteli ve kuş gözlem alanı ile oldukça deniş bir yerleşim alanına sahip olan Ormanya, Kocaeli’nin Kartepe ilçesinde bulunmaktadır. Hayvanat Bahçesinde maymun, çeşitli kuş türleri, lama, eşek, keçi ve koyun türleri, at türleri, geyik, deve, lemur, kirpi, rakun ve zebra gibi çeşitli hayvanlar bulunmaktadır. Yine Hobbit Evleri de özellikle fotoğraf çekimleri için birebir bir alandır. 

2. Harikalar Sahili

Pimokyo’dan Keloğlana, Pamuk Prenses’ten Taş Devrine, dinozorlardan kuru kafaya kadar pek çok çeşitli animasyon karakteri Harikalar Sahili bünyesinde bulunmaktadır. Sahil şeridi boyunca dizayn edilmiş parkta piknik yapabilir ya da alanda bulunan çeşitli kafelerde keyifle yemek yiyebilirsiniz. Özellikle çocukların eğlenmesi için dizayn edilmiş Harikalar sahilinde yürüyüş ve bisiklet yolları da bulunmaktadır. 

3. Kocaeli Etnografya ve Arkeoloji Müzesi

Kocaeli’ de bulunan Gayret Gemi Müzesi, Kapanca Sokağı, Selim Sırrı Paşa Konağı gibi Kocaeli Etnografya ve Arkeoloji Müzesi oldukça dikkat çeken müzelerden bir tanesidir. Bitinya Krallığının başkenti olan Kocaeli o zamanlar Nikomedia olarak anılmaktadır. Bizans Devletine de İstanbul’dan önce başkentlik yapmış Kocaeli, arkeoloji ve etnograf açısından oldukça bereketli bir şehirdir. Bundan dolayı da Kocaeli Etnografya ve Arkeoloji Müzesi, şehirde mutalaka görülesi gereken yerlerin başında gelir. Bahçe kısmında sergilenen anıtların yanı sıra müzenin iç kısmında çeşitli madeni paralar, bir prensesin iskeleti ve Osmanlı kültürüne ait bir alan bulunmaktadır.
 

...
Eskişehir'de Mutlaka Görülmesi Gereken Yerler
Eskişehir'de Mutlaka Görülmesi Gereken Yerler
eglence | 4 months ago | 58 | Editör

Ülkemizin en renkli şehirlerinden birisi olan Eskişehir, mutlaka gidilmesi gereken yerlerin başında yer almaktadır. Hem tarihi mekanları hem de gece hayatı ile oldukça neşeli bir şehirdir. Şehir nüfusunun büyük kısmını da üniversite öğrencilerinden oluşması şehre canlılık katmaktadır. Hafi gelin hep birlikte Eskişehir’de mutlaka görülmesi gereken yerler listesini inceleyelim.

1. Sazova Parkı

Sazova Parkı, Eskişehir Bilim, Sanat ve Kültür Parkı olarak da anılmaktadır. Sazova Parkı oldukça geniş bir alana kurulmuş çeşitli mekanlardan oluşan ve içerisinde bir de yapay göl bulunduran bir parktır. Deney Merkezi, Korsan Gemisi, Hayvanat Bahçesi & Eti Sualtı Dünyası, Japon Bahçesi, Esminyatürk, Sazova Parkı Oyun Alanları, Sabancı Uzay Evi ve Masal Şatosu gibi alanları da bünyesinde bulundurmaktadır. Parka giriş ücretsiz yapılsa da bazı alanlar için ücret talep edilmektedir.

2. Odunpazarı Evleri

Odunpazarı Evleri, tarihi yapıları ile geçmişle günümüz arasında adeta bir köprü görevi üstlenmiştir. Eskişehir’in en eski yerleşim yeri olan Odunpazarı ilçesinde bulunan Osmanlı Devleti zamanından kalma tarihi evlere Odunpazarı Evleri denilmektedir. Bizans döneminde şehre Dorylaion ismi verilmiştir. 1176 yılında Selçuklu hükümdarı I. Kılıçarslan tarafından fethedilen Eskişehir, geçmişten günümüze pek çok eser taşımıştır. Osmanlı dönerinden izler taşıyan kent, kıvrımlı yolları ve yan yana inşa edilmiş ahşap evleri ile görülmeye değer bir yerdir. 

3. Porsuk Çayı

Şehir boyunca akan ve son derece muazzam bir görüntüye sahip olan Porsuk Çayı özellikle yılın bazı zamanlarında eşsiz bir güzelliğe bürünmektedir. Porsuk Çayında gondol ya da bot turu yapabilir ya da Adalar Bölgesinde bir mekanda oturarak Porsuk Çayını seyredebilirsiniz. Porsuk Çayının etrafındaki yeşillik alanlarda piknik yapmak da Eskişehir’de oldukça yaygın bir aktivitedir. 

4. Barlar Sokağı

Eskişehir’e uğramışken barlar sokağına gitmeden olmaz. Hareketli akşamları ile meşhur olan Barlar Sokağı, Eskişehir’de akşam eğlenecelerinin kalbinin attığı yerdir. Karşılıklı olarak sıra sıra dizilmiş mekanlarda arkadaşlarınızla dilediğiniz gibi eğlenebilirsiniz. Üstelik Eskişehir diğer büyük şehirlere kıyasla oldukça uygun ve öğrenci dostu bir şehir olması ile de bilinmektedir. 
 

...
Az Bilinen Çok Eğlendiren Youtube Kanalları
Az Bilinen Çok Eğlendiren Youtube Kanalları
eglence | 4 months ago | 52 | Editör

Boş zamanlarımızda hepimiz zamanımızın bir bölümünü sosyal medyada geçiririz. Gerek eğlenmek gerekse bir şeyler öğrenmek için Youtube’u kullanırız, biz de sizler için 500 bin abonenin altında olan ve eğlence içerikleri çeken kanalları derledik. İşte az bilinen, çok eğlendiren Youtube kanalları.

1. Barış Zorba

Özellikle paradi videoları ile karşımıza çıkan Barış Zorba, eğlenceli kişiliği ile gülmek isteyenlere bir ilaç gibi geliyor. Her yıl düzenli olarak çektiği KYK bursu ile bir ay geçindiren liste isimli serisi başta olmak üzere aslında toplumsal olaylara mizahi bir yolla eleştirilerde bulunuyor ve bunu yaparken de hem kendisini hem de izleyenlerini güldürmeyi başarıyor. Henüz 100 bin aboneye sahip olmamasına rağmen son dönemlerde abone sayısı hızla artan kanallar arasında olduğu söylenebilir. 

2. Kazıklı Maria

Kazıklı Maria, özellikle “B*k Gibi Book Reviews” ismindeki kitap inceleme videoları ile dikkat çeken bir isimdir. Bir Genç Kızın Gizli Defteri, Yabancı, Feminist Dünyada Erkek Olmak, Nefret, Bir Kürt Sevdim, Mafya’nın Hizmetçisi, Her Şeye Rağmen, İmamın Manken Kızı, Kötü Çocuk gibi edei açıdan pek değeri olmayan ve genelde yalnızca kar amacı güdülerek basılan kitapları okuyarak eğlenceli değerlendirmeler yapmaktadır. Yine “Kadın Seri Katiller” isminde bir serisi de bulunan Kazıklı Maria, bu videolarda da genelde geçmiş zamanlarda ve dünyanın farklı yerlerinde işlenen seri cinayetleri anlatmaktadır. 

3. Eda Okumuş

Bir çoğumuzun ergenlik çağında düşünmeden yaptığı, aşırı beğendiği şeyleri genç bir yetişkin bakış açısıyla inceleyen Eda Okumuş, izledikçe daha fazla izlemek isteyeceğiniz türden içerikler hazırlamaktadır. “2014'e geri dönüyoruz çünkü bu yıldan hayır gelmedi”, “Lemonade Mouth bu kadar kötü müydü???” gibi konulara değinerek videolar üretmektedir. Esprili ve sevecen kişiliği ile severek izleyeceğiniz bir isimdir. 

4. Dilara Tunes

Eğlenmek ve eğlenirken de farklı konular hakkında bilgi öğrenmek mi istiyorsunuz. Dilara Tunes tarafından hazırlanan videolar tam da size göre. Hani uyumadan önce aklımıza gelen ve sonra saatlerce susmayan ve aslında bize de pek yararı olmayan konular var ya hani. İşte Dilara Tunes aklımızın içinde sürekli dönüp duran konular hakkında konuşuyor, üstelik bunu hem eğlendirerek hem de yeni bir şeyler öğreterek yapıyor.
 

...
Bilinen En Tehlikeli Zehirler
Bilinen En Tehlikeli Zehirler
yasam | 4 months ago | 55 | Editör

Bazılarımız gıda zehirlenmesi gibi zehirlenmeler geçirebilirler. İnsanların zehirlenmesi ve bu nedenle hayatını kaybetmesi aslında çok kolaydır. Doğa bizlere zehri ve panzehri bir arada vermektedir. Hadi gelin hep birlikte bilinen en tehlikeli zehirler hangileriymiş bakalım.

1. Batrakotoksin

Batrakotoksin, bazı kaynaklara göre bilinen en etkili zehirden bile 250 kat güçlü bir zehir olarak geçmektedir. Bu zehir Orta ve Güney Amerika’da yaşamını sürdüren Zehirli Ok Kurbağası tarafından üretilmektedir. Ne kadar etkili olduğunu anlatabilmek için ufak bir örnek vermek gerekirse eğer, bu zehir dokunulduğunda bile yetişkin bir insanı felç edebilir. Zehrin ismi Yunanca kurbağa kelimesinden gelmektedir. Bazı kurbağalarda bu zehir yalnızca kurbağanın derisinde bulunmaktadır. Bu tür kurbağalar oklarını çeşitli hayvanları zehirlemek için kullanmaktadır. Batrakotoksin’in panzehri henüz bulunamamıştır.

2. Tabun

Bir diğer oldukça ise Tabun’dur. Meyveyi andıran bir kokuya sahip olan bu kimyasal zehir dünya üzerinde keşfedilen ilk sinir gazlarından birisi olması ile de ünlüdür. Kolaylıkla felce ve bilinç kaybına neden olabilmektedir. Irak- İran savaşında, Iraklı askerler tarafından kimyasal saldırı olarak kullanılması ile oldukça bilinir bir hale gelmiştir. Tabun az miktarlarda bile oldukça etkilidir ve direkt sinir sistemini etkilemektedir. İnsan vücudundaki ilk etkilerini zehrin miktarı değil vücuda giriş noktası belirlemektedir. Kullanım hızına ve şekline bağlı olarak her zaman yüzde 100 öldürücü olmasa da insan vücudu üzerinde büyük tahribatlara yol açmaktadır. 

3. Siyanür

Dünya üzerinde en bilinen zehirlerden birisidir. Siyanür genel olarak, bir karbon ve ona üçlü bağ ile bağlanmış bir azot grubuna sahip olan kimyasal bileşenlere verilen bir ad olarak karşımıza çıkar. Bu grup bileşenlere aynı zamanda siyano grubu ismi de verilmiştir. Siyanürün organik ve inorganik çeşitleri bulunmaktadır ve genelde endüstri sektöründe kullanım için üretilir. İnorganik siyanürlerden en bilineni ve en tehlikelisi potasyum siyanürdür. Organik siyanürlerden ise en dikkat çeken çeşit asetonitril olarak karşımıza çıkar. Siyanür maruz kalınan miktara göre dakikalar içerisinde kişiyi öldürebilen bir madde olarak karşımıza çıkar.
 

...
Aşırı Dopaminin Zararları
Aşırı Dopaminin Zararları
yasam | 4 months ago | 46 | Editör

Dopamin oldukça önemli işlevleri bulunan bir moleküldür. Dopamin yetersiz seviyede olduğu zaman da fazla olduğu zaman da vücudumuza önemli zararlar vermektedir. Hadi hep birlikte aşırı dopaminin zararları hakkında bilgi edinelim.

Dopamin özellikle hareket kabiliyetimizi etkilemektedir. Örneğin yeterli dopamin miktarının olmaması durumunda hareket kabiliyetinde gözle görülür bir kısıtlama ve hareket koordinasyonunda bozukluk gözlemlenebilir. Aynı şekilde vücudun fazla dopamin salgılaması da oldukça zararlıdır. Mesela vücudun gereksiz hareketler yapmasına neden olabilir. Halk arasında genelde dopaminin fazla salgılanması nedeniyle istemsiz yapılan bu hareketlere tik de denilmektedir.

Dopominin miktarı ruh hali ve mutluluk ile de doğrudan orantılıdır. Yine dopominin hafızaya ve öğrenmeye de önemli etkileri olduğu bilinmektedir. Dopomin miktarındaki ufak iniş çıkışla bile belleği önemli ölçüde etkilemektedir. Dopomin, öğrenme sürecinin yanı sıra neyi nasıl öğrenileceği konusunda da önemlidir. Kısacası depominin öğrenme hızına ve hafızaya etkileri oldukça büyüktür.

Dopomin fazlalığı, vücudumuza önemli zararlar vermektedir. Öncelikle dopominin vücut faaliyetleri için oldukça önemli bir hormon olduğu unutulmamalıdır. Dopomin fazlalığında da azlığında olduğu gibi çeşitli hastalıkların ortaya çıkması söz konusudur. Dopamin hormonunun eksiliğinde karşımıza çıkan ve en sık görülen durum bağımlılıktır. Uyuştucu, sigara, alkol gibi ürünlerin kullanımı sonucunda yoğun bir şekilde dopamin salgılanmaktadır. Kişinin anlık aşırı mutluluk hissetmesi ve bu hissi tekrar tekrar hissetmek istemesi bağımlılığa neden olmaktadır. Aşırı neşeli bir ruh hali, hareket ederken ortaya çıkan zorluklar ve halüsinasyon görmek gibi durumlar dopaminin fazla salgılandığı durumlarda karşımıza çıkar.

Fazla dopamin salgılanması yalnızca sigara, alkol ve uyuşturucu maddeler tetiklemez. Şekerli yiyecekler yemek ya da içmek ve hatta sürekli olarak internete maruz kalmak da dopamin salgılanmasına neden olur. Bu nedenle de şeker bağımlılığı, internet bağımlılığı gibi bağımlılıklar günümüzde sıklıkla karşımıza çıkar. Yine müzik dinlemek de dopamin salgılanmasını artırır. Fazla müzik dinlemek de bağımlılık yaratabileceği gibi aslında fiyzolojik olarak insana zarar vermektedir.

Yine dopamin eksikliğinde de depresyon ve parkinson gibi hastalıklar karşımıza çıkabilir. Parkinson hastalığının en belirgin belirtisi vücudun çeşitli bölgelerinde görülen titremeler olarak karşımıza çıkmaktadır. 
 

...
Ankara'da Mutlaka Görülmesi Gereken Yerler
Ankara'da Mutlaka Görülmesi Gereken Yerler
yasam | 4 months ago | 68 | Editör

Ankara’nın herkeste uyandırdığı hisler birbirinden farklıdır. Kiminin zihninde sisli ve kasvetli bir şehir canlanırken kiminin aklına gece hayatı gelmektedir. Biz de sizler için Ankara’da mutlaka görülmesi gereken yerler listesini oluşturduk.

1. Anıtkabir

Ankara'dan bahsetmişken Anıtkabir’i dolayısıyla da Ata’mızı anmadan olmaz. Çankaya ilçesinde bulunan Anıtkabir, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün mezarını içeren bir komplekstir. Anıtkabir’in tasarımı Mimar Emin Onat ve Orhan Arda tarafından yapılmıştır. Açılış tarihi ise resmi olarak 10 Kasım 1953 tarihidir. Atatürk’ün vefatından 6 yıl sonra 1944 yılında inşası başlamış ve 1953 yıllında ise tamamlanmıştır. Alanın tamamı 750 bin m2 genişliğindedir. Anıt mezar binasının yanı sıra çeşitli anıtlardan ve Barış Parkı ismindeki ağaçlık alandan oluşmaktadır.

2. Ankara Kalesi

Ankara Kalesi, Ankara’ya gidildiği zaman mutlaka görülmesi gereken bir başka mekandır. Ankara’nın Altındağ ilçesinde bulunan Ankara Kalesi, tarihi açıdan büyük önem taşımaktadır. Ankara Kalesinin inşa edilme zamanı tam olarak bilinmiyor olsa da M. Ö. 5. yüzyıldan daha önce inşa edildiği düşünülmektedir. Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı zamanlarında bir çok kez tadilata uğramıştır. Ankara Kalesi’nin en önemli özelliklerinden birisi de dışarıdan bakılınca daha küçük gözükmesine rağmen içinin oldukça büyük olmasıdır. Ankara Kale’sinin yerden yüksekliği yaklaşık 110 metredir. Kale genel olarak iç kale ve dış kale olarak iki bölümden oluşmaktadır. Dış kalede 20 gözcü kule bulunmaktadır. İç kalenin büyüklüğü ise 43 bin m2’ dir.

3. Kuğulu Park

Kuğulu Park, Kavaklıdere semtinde bulunan ve kuğuları ile meşhur olan ünlü bir parktır. Parkın iççerisinde yer alan havuzda kuğular ve ördekler serbestçe gezinmektedirler. Kuğulu Parkın içerisinde çocuk bahçesi ve kafeterya da bulunmaktadır. Ankara'da oldukça merkezi bir yerde yer alan bu park, olağanüstü tabiatı ve ev sahipliği yaptığı kuğuları ile ördekleriyle birlikte şehir dışından gelenlerin mutlaka görmesi gereken bir yerdir. Özellikle şehrin stresinden uzaklaşmak ve doğa ile iç içe olmak isteyen yerel halkın da sıklıkla tercih ettiği bir park olarak karşımıza çıkar
 

...
İstanbul'da Mutlaka Görülmesi Gereken Yerler
İstanbul'da Mutlaka Görülmesi Gereken Yerler
yasam | 4 months ago | 207 | Editör

Şüphesiz ülkemizdeki en güzel şehirlerden birisi de İstanbul’dur. Hem doğal güzelliği hem de tarihi ile mutlaka görülmesi gereken şehirlerin başında yer alır. Tüm kalabalıklığına ve yoruculuğuna rağmen İstanbul kendi içinde bir sakinliği vardır. Elbette bu huzur herkesin içe içe olduğu son dönemlerde gereksiz bir şekilde meşhur olan mekanlarda göremeyiz. İstanbul’un sesini dinlemek için onun ruhunun parçalarını takip etmemiz gerekir. İşte İstanbul’da mutlaka görmeniz gereken yerler...

1. Yerebatan Sarnıcı

Şehrin su ihtiyacını karşılamak için 526 ve 527 yılları arasında inşa edilen Yerebatan Sarnıcı, Ayasofya’nın güneybatısında yer almaktadır. Yerebatan Sarnıcı inşa edildiği ilk günden bu yana farklı zamanlarda pek çok onarımdan geçmiştir. Osmanlı Devleti zamanın da ise ilk kez III. Ahmet Döneminde yani 18. yüzyılda tadilat yapılmıştır. Büyüleyici görüntüsü ile mutalaka görülmesi gereken yerlerin başında gelmektedir.

2. Gülhane Parkı

Gülhane Parkı yalnızca bir parktan ve yeşillik alanlardan ibaret değil tarihi açıdan da oldukça önemli bir mekandır. Osmanlı Devleti zamanında Dolmabahçe Sarayı’nın dış bahçesiydi. Türk Tarihindeki ilk demokratikleşme çabaları bu parkta gerçekleştirilmiştir. Oldukça önemli olan Tanzimat Fermanı ilk kez Gülhane Parkında okutulmuş ve bu nedenle de Gülhaney-i Hatt-ı Hümayun olarak da anılmaktadır. Üstelik Nazım Hikmet’in “Ben Bir Ceviz Ağacıyım” şiiri de bu parkta bir ceviz ağacının üzerinde yazılmıştır.

3. Masumiyet Müzesi

Masumiyet Müzesi şüphesiz ki dünya tarihindeki en ilginç müzelerden bir tanesidir. Hatta bu müzeye giriş bileti, Orhan Pamuk’un kaleme aldığı Masumiyet Müzesi isimli romanın arasında yer almaktadır.Son sayfada bulunan bileti gişede damgalatarak müzeyi ücretsiz gezebilirsiniz. Bu müzenin en enteresan özelliği aslında kitap yayınlandıktan çok sonra okuyucuların istediği ve tepkisi üzerine Orhan Pamuk tarafından açılmış olmasıdır. Müze’de kitapta geçen eşyalar yer almaktadır. Eski İstanbul taksilerinden ev ev gezen terzilere, gazino çevrelerinden kalabalık aile tablolarına, çay ve kahve içe kültüründen Boğaz kültürüne kadar kitapta geçen her ayrıntıyı müzede bulmanız mümkündür. Müzeden keyif almanız için illa kitabı okumuş olmanıza da gerek yoktur. Müzeyi gezdikten sonra da kitabı zevkle okuyabilirsiniz.
 

...
Markaların Bilmemizi İstemediği Pazarlama Taktikleri
Markaların Bilmemizi İstemediği Pazarlama Taktikleri
is-dunyasi | 4 months ago | 242 | Editör

Kürsel bir dünyada yaşadığımız ve tüketimin varlığımızın temelini oluşturduğu bir gerçektir. Bazı kimselerce bu durum büyük sorunlara yol açsa da tüketim hayatımızın büyük bir parçamızı oluşturur. Tüketmek için üretiriz ve üretmek için de tüketiriz. İşte biz de sizler için markaların bilmemizi istemediği pazarlama taktikleri.

1. Influencer Marketing

Sosyal medyanın hayatımızı tamamen ele geçirmesi ile hayatımıza yeni bir meslek grubu girmiştir: Influencer marketing. Bu yöntem çağımızdaki en önemli pazarlama stratejilerinden birisidir. Çünkü artık sürekli maruz kaldığımız, muazzam düzgünlüğe sahip insanlarla çekilmiş reklam filmleri artık yeterince insanları tüketmeye sevk etmemektedir. Elbette tüketimin üzerindeki etkisi oldukça büyük olsa da yeterince harekete geçirici değildir. Ancak Influencer marketing dediğim sistemde bir insanla karşılıkla iletişime geçiyor gibi hissedebiliriz. Reklamı yapan kişiye sevgi ya da nefret gibi duygular besleyebiliriz. Bize benzeyen ya da olmak istediğimiz kişi olan insanların alın dediğini almak çok daha rahat ve güvenilir gelmektedir. Ancak elbette ki bu yalnızca bir pazarlama stratejisidir ve o ürünü tanıtan insanların büyük bir kısmı o ürünü gerçek hayatta hiç kullanmamış dahi olabilir.

2. Tıraş bıçakları

Özellikle tıraş bıçakları gibi ürünlerde karşımıza çıkan bir pazarlama stratejisi vardır. Şuna emin olabilirsiniz ki bir tıraş bıçağının üzerinde kadın yazıyorsa ve pembe gibi daha çok kadınlara atfedilen bir renge sahipse en az yüzde 30 daha ucuz olacağına emin olabilirsiniz. Bu yalnızca tıraş bıçaklarında değil daha pek çok ürünlerde de kullanılan bir taktiktir ve iki ürün arasında hemen hemen neredeyse hiçbir fark bulunmamaktadır. Bu nedenle özellikle cinsiyetinize ait ürünleri almak yerine en kaliteli ve uygun fiyatlı ürünü gönül rahatlığı ile alabilirsiniz.

3. Danışıklı Dövüş

Bazen birbiri ile aynı ürünü üreten firmalar birbirlerini karalayıcı reklamlar yaptığını görürüz. Bu aslında bir rekabetin sonucu olarak görülse de aslında her iki firma için de kazançlıdır. Çünkü bu tarz reklamların amacı ikisini de dene ve tarafını seçtir. Böylece sizleri iki ürünü de denemeye itecektir. Bu duruma kısaca danışıklı dövüş denilebilir. 
 

...
Gerilim Temalı 3 Film Önerisi
Gerilim Temalı 3 Film Önerisi
film | 4 months ago | 54 | Editör

Film izlemeyi hepimiz çok severiz ancak sevdiğimiz türde filmleri bulmak bir hayli zor olabilir. Bu nedenle bazılarının çok sevdiği bazılarının pek sevmediği bir tür olan gerilim türünde en iyi filmleri bulmaya çalıştık. İşte gerilim temalı 3 film önerisi.

1. Bird Box

Josh Malerman tarafında kaleme alınan Bird Box isimli roman 2018 yılında film olarak da karşımıza çıkar. Yapılan bir deney sonucunda bir portal açılır ve bu nedenle de insanların görünce akıl sağlığını yitirdiği varlıklar dünyanın dört bir yanına dağılırlar. Bu varlıkları film boyunca sağ kalan karakterler gibi biz de görmemekteyiz ve bu da gerilimi hat safaya çıkartmaktadır. Son umut olarak bir eve sığınan ve hamile Malorie’nin hayatta kalma çabası anlatılmaktadır.

2. In the Tall Grass

Yine kitaptan uyarlanan bir film olarak karşımıza çıkar In the Tall Grass. Ünlü yazar Stephen King ve Joe Hill tarafından kaleme alınmıştır ve kitabı kadar filmi de muazzamdır. Bir araba yolculuğu yapan iki kardeş uzun otların arasından bir çocuk sesi duyar ve yardım etmek için otların arasına girer. Ancak ne yaparlarsa yapsınlar çıkış yolunu bir türlü bulamazlar. Daha sonra otların arasında kaybolmuş ve zaman algısını yitirmiş başka insanların da olduklarını keşfederler ve olaylar gelişmeye başlar.

3. Split

Psikolojiye merakı olan herkesin izlemesi gereken oldukça ilgi çekici ve bir o kadar da tüyler ürpertici bir filmdir Split. James McAvoy’un ne kadar yetenekli bir oyuncu olduğunun da oldukça güzel bir kanıtı olan bu film, 24 farklı kişiliğe sahip olan Kevin’ın üç genç kızı kaçırması ile olaylar başlar. Çoklu kişilik bozukluğu hastalığı nedeni ile Kevin kendini bazen bir çocuk, bazen bir kadın, bazen ürkütücü bir adam olarak görmektedir. Bazen oldukça neşeli bir karaktere dönüşürken bazen ise sinirli bir ruh haline sahip birisinin kişiliğine bürünmektedir. Kaçırılan gençlerden Casey, diğer iki kızdan daha farklı olarak karşımıza çıkar. Kurtulmak için daha akıllıca hareket etmekte ve olabildiğince korkusunu saklamaya çalışmaktadır. 
 

...
Keşke Daha Önce Bilseydim Diyeceğiniz 5 Hayat Kurtaran Bilgi
Keşke Daha Önce Bilseydim Diyeceğiniz 5 Hayat Kurtaran Bilgi
yasam | 4 months ago | 54 | Editör

Pratik yollar aracılığı ile hayatınızı oldukça kolay bir hale getirebilirsiniz. Bu nedenle keşke daha önce bilseydim diyeceğiniz 5 hayat kurtaran bilgi listesini oluşturduk. Hadi hep birlikte inceleyelim.

1. Tuz

Hayatımızın pek çok yerinde kullandığımız tuzun yüzey temizlemeyi daha hızlı bir hale getirdiğini biliyor muydunuz? Örneğin ocağınızı temizlerken her zaman kullandığınız temizleyicileri ocağın yüzeyine sıkın daha sonra üzerine biraz tuz serpin. Kirlerin çok daha kolay çıktığını ve ocağın yüzeyinin her zamankinden daha parlak olduğunu fark edeceksiniz. Yine elinizden benzin kokusu gitmiyor ise sıvı sabununuza biraz tuz eklemeniz kokuyu tamamen geçirecektir.

2. Ceviz

Her derde deva doğal yağ kaynaklarından olan cevizin oldukça sıra dışı bir özelliği de bulunmaktadır. Ahşap mobilyalarınızın üzerinde çizikler bulunuyorsa eğer ceviz kabuğunu bu çiziklere sürterek onlardan kurtulabilirsiniz. Bu sayede çizikler kaybolacaktır.

3. Makyaj Temizleme Mendilleri

Kozmetik alanında sıkça kullanılan makyaj temizleme mendilleri harici kullanımlar için de oldukça uygun ürünlerdir. Örneğin elinize bulaşan bisiklet zinciri yağını, makyaj temizleme mendili kullanarak rahatlıkla çıkarabilirsiniz. Keza gres yağı gibi yağları çıkarmak için de oldukça ideal bir yöntem olarak karşımıza çıkar.

4. Kahve

Sabahları uyanmak için, akşamları ise uyuya kalmamak için tükettiğimiz kahve ile yapabileceğiniz bir sürü şey olduğunu biliyor muydunuz? Bir tutam öğütülmüş kahveyi bitkilerinizin toprağına serpiştirirseniz toprağın pH dengesinin düzelmesini sağlayacaktır. Yine buzdolabındaki kokuları gidermek için kahve kullanmak oldukça etkili bir yöntemdir. Özellikle buzlukta yiyeceklerin üzerine sinen kokuya birebir gelmektedir. Kahve çekirdeklerinin işe yaradığı bir diğer nokta da buzlanmayı önlemesi ve zeminin daha az kayganlaşmasını sağlamasıdır. Kışın buz tutan garaj kapınıza ya da merdivenlere kahve çekirdeği ya da tozu serperek daha az kaygan bir yüzey oluşmasını sağlayabilirsiniz.

5. Mum

Eğer mumlarınızı daha uzun süre yakmak istiyorsanız yakmadan önce biraz buzdolabında bekletin. Daha sonra ilk kez yacağınız zaman ise ilk katmanının tamamen erimesini bekleyin. Böylece mumun her tarafı eşit bir şekilde eriyecek ve hem daha uzun süre kullanıma olanak sağlayacak hem de ortasında çöküntü kalmayacak. Üstelik üzerine erimiş mum damlayan yüzeyleri de biraz ısıtarak kolayca çıkartabilirsiniz. 
 

...
Mutlaka Okumanız Gereken İngiliz Edebiyatından 5 Eser
Mutlaka Okumanız Gereken İngiliz Edebiyatından 5 Eser
kitap | 4 months ago | 215 | Editör

İngiliz edebiyatı, edebiyat alanında en iyi örneklerin verilmesi ile bilinmektedir. Geçmişten günümüze oldukça önemli bir gelenek geliştirmiş ve bu geleneğe sıkı sıkı bağlı olarak binlerce eser kaleme alınmıştır. Biz de sizler için mutlaka okumanız gereken İngiliz Edebiyatından 5 eser listesini oluşturduk.

1. Zaman Makinesi - H. G. Wells

Bilim kurgu severlerin kesinlikle okuması gerken kitapların başında gelen Zaman Makinesi, oldukça etkileyici bir kitaptır. Geçmişe giden ve geçmişte gördüğü şeyler ile ilk başta şok olan sonrasında ile bu duruma alışan ama alıştıkça da yeni şeyler keşfeden baş kahramanımız ın başından geçenler anlatılmaktadır. Aslında oldukça önemli bir toplumsal eleştiri örneği olan Zaman Makinesi, iğneyi burjuva sınıfına batırır.

2. Doğu Ekspresinde Cinayet – Agatha Christie

Polisiye türünün kraliçesi olarak da bilinen Agatha Christie’nin en meşhur romanlarından birisi olan Doğu Ekspresinde Cinayet, hem bir kısmı bizim topraklarımda geçiyor oluşu hem de oldukça sürükleyici bir kurguya sahip olması nedeniyle şans verilmesi gereken kitaplardan biridir.

3. Romeo ve Julyet - William Shakespeare

İngiliz edebiyatından konu açılmışken William Shakespeare’i anmamak elbette ki olmaz. Belki de İngiliz Edebiyatını, İngiliz Edebiyatı yapan yapı taşlarından birisi de William Shakespeare’in önemli eserlerinden birisi olan Romeo ve Julyet, olarak bilinir. Tiyatro metni şeklinde yazılmış olan kitap kısaca birbirlerine düşman olan Capulet ve Montague ailelerinden olan Romeo ve Julyet’in imkansız aşkını anlatmaktadır.

4. Cesur Yeni Dünya - Aldous Huxley

Yine bilim kurgu alanında bir başyapıt olan Cesur Yeni Dünya, İngiliz Edebiyatından mutalaka okunması gereken kitapların başında yer almaktadır. Oldukça başarılı bir distopya örneği olan Cesur Yeni Dünya, toplumsal eleştiriler konusunda da en başarılı eserler arasındadır. Aldous Huxley roman türünün yanı sıra hikaye, şiir, tiyatro gibi pek çok türde de eser vermiş bir sanatçıdır.

5. Sineklerin Tanrısı – Sir William Golding

Bir adada mahsur kalan ve yardım bekleyen, bu süreçte de kendi başlarının çaresine bakmak zorunda bırakılan bir grup çocuğun başlarından geçen olayı anlatan Sineklerin Tanrısı, aslında toplum düzeni ve hiyerarşi alanında eleştiriler yapan bir eserdir.
 

...
Aydınlanmanın Diyalektiği Üzerine
Aydınlanmanın Diyalektiği Üzerine
felsefe | 4 months ago | 152 | Editör

Theodor W. Adorno ve Max Horkheimer tarafından kaleme alınan Aydınlanmanın Diyalektiği 20. yüzyılın en önemli eserlerinden birisidir. Hadi hep birlikte yazıldığı yüzyıla damga vuran Aydınlanmanın Diyalektiği üzerine bir inceleme yapalım. 
Aydınlanmanın Diyalektiği isimli kitap aslında kısaca Aydınlanma Çağı’nın ve bu çağın getirilerinin üzerine yapılmış bir eleştiridir. Adorno ve Horkheimer, araçsal aklın merkezi olan Batı aydınlanmasını bir mite benzetmiş ve genel olarak insan ile doğa ilişkisi üzerinde durmuştur. Özellikle aydınlanma kavramı üzerinde uzunca biz süre durduktan sonra Odessa Destanını metofor olarak kullanarak bu kavramı soyutlaştırma yoluna gitmişlerdir. Hatta destanın baş karakteri olan Odysseus’un geri dönüşünü, insanlığın aydınlanma projesine benzetmişlerdir.

Aydınlanma kavramına yapılan eleştirilerden en büyüğü ise insana daha rahat ve konforlu bir yaşam vaat etmesine rağmen bu yalnızca pratikte kalmış ve uygulamada insanlık tarihinin en büyük kayıplarından bazıları Aydınlanma Çağından sonra gerçekleşmiş olmasıdır. Öyle ki I. Dünya Savaş’ı ve akabinde yaşanan II. Dünya Savaşı tarihimizde çok kayıp yaşanan savaşlardır. Üstelik acı ve zülüm yalnızca savaş meydanlarında kalmamış, Hitler’in Yahudileri katletmesi gibi suçsuz halka da inmiştir. Bu iki büyük savaşın aydınlaşmış insanların eseri olduğu bir gerçektir. Bu açıdan bakıldığında da aslında aydınlanma insanlara refah, huzur ve rahat bir yaşam sunmak yerine üzerinde bulunduğumuz dünyayı bir kaos ortamına sürüklemiştir.

II. Dünya Savaşı sırasında, Frankfurt Okulu da toplumun genelinde olduğu gibi savaştan büyük ölçüde etkilenmiştir. Önemli akademisyenlerinin bir çoğu Amerika’ya yerleşmiş ve burada çalışmalarına devam etmişlerdir. Musevi kökenli Max Horkheimer ve baba tarafından Yahudi olan Theodor W. Adorno da Amerika’ya giden akademisyenlerdendir. 1950’lerde Frankfurt Okulu üyelerinin büyük bir kısmı Almanya’ya, ana vatanlarına geri dönerek çalışmalarını burada sürdürmüşlerdir.

Bir çok Eleştirel Teorisyenin olduğu gibi Adorno ve Horkheimer de aydınlanmayı, insan aklının ve değerlerin kendisine yabancılaşması olarak görmüşlerdir. Aydınlanma insanı tasasız kılması vaat etse de bu vaatlerini gerçekleştirmekten çok uzaktır şeklinde bir düşünceye sahiptirler.
 

...
Rap Müziğin Doğuşu
Rap Müziğin Doğuşu
eglence | 4 months ago | 52 | Editör

Müzik hayatımızın olan akışında bize neşe ve mutluluk veren, psikolojimizi olumlu etkileyen en temel ögelerden birisidir. Hadi gelin hep birlikte Rap müziğin doğuşu hakkında bilgileri inceleyelim.

Öncelikle rap müziğin isminin nereden geldiğine bakmamız iyi olacaktır. Rap aslında bir kelime bütününün kısaltılmasıdır. Rhytm And Poem yani Türkçe anlamı ile ritim ve şiirdir, ritmik şiir olarak da çevrilebilir. Bazı görüşlere göre de Rhytm African Poetry olarak açıklanır ve ritmik Afrika şiiri olarak çevrilir.

Rap müziğin kökeni 1970 yıllarında ortaya çıkmaya başlamıştır. Amerika’nın kenar mahalle olarak adlandırılan mahallelerde yaşayan Afrika kökenli insanlar tarafından yazılan Rap müzik zamanla günümüzdeki halini almıştır. Bu mahallelerde yaşayan insanlar Rap müziğin temelini oluştursa da tarih boyunca bilinen ilk Rap parçası İtalyan kökenli olan sanatçı Adriano Celentano’ya aittir. Sanatçının şarkısının ismi ise Prisencolinensianninciusol olarak bilinir.

Daha eski dönemlere baktığımızda ise eski dönemlerde kölelik sisteminin oldukça yaygın olduğu ve farklı ülkelerden toplanan özellikle Afrika kökenli kölelerin karşılıksız olarak oldukça ağır işlerde çalıştırıldığı görülmektedir. ABD’ye getirilen köleler, acımasız ve oldukça katı olan düzene karşı kendi yazdıkları şarkılar yolu ile boykot ediyorlardı. Özellikle pamuk tarlalarında çalışan ve ağır şartlar altında çaresiz olan köleler müzik ile kendilerini teselli etmeye çalışılır ve yaşanılan acılar müziğe aktarılırdı. Bu tarlalarda söylenen şarkı sözleri ile yeni duyulan müzikler birleştirilince ortaya ilk olarak blues tarzı müzik ortaya çıkmıştır. Kötülükleri, haksızlıkları, düşmanları ve sıkıntıları temsil eden bir müzik olarak ortaya çıkan blues, zorluklara boyun eğmenin acı hüznünü ve ızdırabını anlatmaktadır. 1970’li yıllara gelindiğinde ise Rap müziğe evrilmiştir.

DJ Kool Herc isimli birisi 1970’li yıllarda katıldığı tüm partilerde plaklarını döndürerek rap müziği tanıtmayı amaçlamışlardır. Rap Müziğin popüler olması ise 1979 yılına kadar uzanmaktadır. Türkiye’de rap ise Türkçe Rap olarak isimlendirilmektedir. İlk olarak Almanya’da yaşayan Türkler arasında yayılmaya başlayan Türkçe Rap, 1990 yılından sonra ülkemizde de yayılmaya başlamıştır. Yayınlandığı ilk dönemlerde argo üslubu nedeniyle ilk başta eleştirilse de sonralarda oldukça büyük bir dinleyici kitlesine ulaşmıştır. 
 

...
Metal Müziğin Doğuşu
Metal Müziğin Doğuşu
yasam | 4 months ago | 47 | Editör

Müzik ruhumuzun ilacıdır. Ancak herkesin müzik zevki de birbirinden oldukça farklıdır. Sizlerle birlikte bazılarının çok sevdiği bazılarının da nefret ettiği metal müziğin doğuşu hakkında bilgileri inceleyeceğiz.

Müzik insanların duygularının dışa vuruş şekillerinden birisidir de denilebilir. Örneğin Beethoven, görme engeli olan bir kıza ay ışığını piyano ile anlatmıştır. Metal müzik ise içinde başkaldırıyı, isyanı ve haksızlığı barındırır. Metal müziğin doğuşuna baktığımızda ise bir hayli ilginç olduğunu fark ederiz çünkü mu müzik tarzının atası zamanında tüm dünyayı kasıp kavuran Blues tarzıdır. O dönemlerde hippiler bir diğer değişle çiçek çocuklar olarak tanınan grup, dünyaya barış mesajı yaymayı ve var olan sorunları açıkça anlatma görevini üstlenmişlerdir. Elbette bunu da metal müzik atacığı ile yapmışlardır.

İngiltere madenlerinde gece gündüz çalışan işçiler, işleri bittikten sonra maden yakınlarında bulunan barlara giderlermiş. Sarhoşluğun da yarattığı etkiyle, hayat zorluklarını, çalışma şartlarının olumsuzluğunu ve gündelik hayattaki sorunları dile getiren konularda hem müziği hem de sözleri oldukça sert şarkılar söylemeye başlamışlar. Üstelik bu şarkılar zaman zaman dünyanın genelini ilgilendiren şarkılar da söylenirmiş. Metalci olarak isimlendirilen kişiler de işte bu maden ocaklarında çalışan işçileri hatırlatması acına demir çivilerle bezenmiş bileklikler, kolyeler, kemerler tarlar.

Zamanla bu yeni müzik türü çevre barlara da yayılarak oldukça geniş bir çevreye ulaşmıştır. Bir çok kişi tarafından bilinmeye başlayan metal müzik pek çok kişi tarafında kabul görülmüştür. Aslında Led Zeppelin ve Deep Purple gibi kült hale gelen grupların başı çektiği bilinse de metal müziğin tam anlamıyla hayat bulması ve geniş kitlelere yayılması Ozzy Osbourne öncülüğündeki Black Sabbath grubu ile gerçekleşmiştir. Metal müziğin yaygınlaşması kendi arasında da gruplara ayrılmasına neden olmuştur. Heavy Metal, Black Metal, Death Metal ve Senfonik Metal bu kendi içinde ayrılan gruplardan bazılarıdır. Death Metal daha çok Avrupa’da karşımızı çıkarken özellikle Kuzey Avrupa’da oldukça popülerdir. Pentagram’ın ortaya çıkışı ile de yeni bir metal akımı başlamış ve Melodik Death Metal gibi yan türler de doğmuştur.
 

...
Toplumsal Psikoloji Hakkında 4 Şey
Toplumsal Psikoloji Hakkında 4 Şey
eglence | 4 months ago | 56 | Editör

Toplumsal psikoloji bir diğer değişle sosyal psikoloji, bireylerin sosyal çevrelerindeki duyguları, düşünceleri ve hedeflerini inceleyen bir bilim dalı olarak karşımıza çıkar. Özellikle toplumsal problemler üzerine incelemeler yapılması nedeni ile sosyal psikoloji oldukça etkilidir. İşte toplumsal psikoloji hakkında 4 şey.

1. Seyirci Etkisi

Seyirci etkisi, yardıma ihtiyaç duyulan bir ortamda yardım etmek yerine nasılsa birisi yardım eder düşüncesi ile yardım etmeme durumudur. İlk kez 1964 yılında ortaya atılan bu terim, otuz sekiz kişi tarafından izlenirken  Kitty Genovese’nin öldürülmesi üzerine bu teorinin üzerindeki çalışmalar arttırılmıştır. 1968 yılında sosyal psikolog John M. Darley ve Bibb Latane tarafından konu ile ilgili araştırmalar yoğunlaşmıştır. Bu iki ismin yaptığı çalışmalar hem sosyal psikoloji alanında hem de seyirci etkisi açısından oldukça önemli çalışmalar olarak tarihe geçmiştir. Bir dizi gözlem ve inceleme sonucunda oldukça şaşırtıcı sonuçlar elde edilmiştir.

2. Sosyal Kolaylaştırma

Sosyal kolaylaştırma, bizim de günlük hayatımızda sıklıkla yaşayabileceğimiz ve bireyin herhangi bir eylemi ya da edinimi sırasında etrafta başka bireylerin bulunması nedeni ile yaşadığı uyarılma sonucunda performansında gözlenen artış olarak karşımıza çıkar. Bazı durumlarda tam tersi sonuçlar elde etmek de mümkündür. Yani başka bir bireyin yanındayken performansının artışı yerine azalışı da gözlemlenebilir.

3. Bilişsel Uyumsuzluk

Leon Festinger tarafından ilk kez ortaya atılan bilişsel uyumsuzluk kuramı oldukça ilginç bir kuram olarak karşımıza çıkar. Genel olarak bu kuramı en açık şekilde bireylerin inançları ve davranışları arasında zıtlık oluştuğu zaman ortaya çıkan psikolojik rahatsızlık olarak açıklanabilir. Bu rahatsızlık nedeni ile bireyler davranışlarını ya da inançlarını değiştirme eğilimi içerisinde olabilirler. Davranışlar ve inançların birbiri ile tutarlı hale gelinceye kadar yaşanan bu değişimin devam ettiği bilinmektedir.

4. Halo Etkisi

Oldukça sıra dışı bir isme sahip olan Halo etkisi, en basit şekilde bir kişi hakkında edinilen olumlu ya da olumsuz bir düşüncenin bireyin ilişkili olduğu her özelliği ya da davranışına indirgenmesi olarak açıklanabilir. Yemek yapmayan birisinin tüm ev işlerinden anlamayacağını düşünmek buna bir örnek olarak gösterilebilir.

...