O güzel pırıltılı çocukluk yıllarımızı hadi gelip her birlikte analım, bir tutam leblebi tozu ile geçmişi analım. 2000’lerde doğan ve sokak kültürünü yaşayan son nesil ile birlikte bir defteri kapatıp tozlu raflara kaldıralım. İşte bizi çocukluğumuza götürecek 5 şey.
Kaset sarmak birçoklarının bilmeyeceği bilenlerin ise gözü yaşlı anacağı bir eylemdir. Bir zamanların en popüler müzik dinleme olan kaset çalar gerçekten bir devrin başladığı nokta olabilir. Kaset sarma işlemini de bir nevi acil ameliyat uygulaması olarak düşünülebilir.
Bayram günlerinin sabahında cebinizdeki harçlıklarla koşa koşa mahallenizdeki küçük bakkala gidip çatapat aldınız mı hiç? Eğer bunu yaptıysanız, tebrikler muhteşem bir çocukluk geçirdiniz. Yere sürtünce çıkan çıt çıt çıt sesleri ile bir anda yanması ile birlikte çıkan kıvılcımlar adeta çocukların mutluluk çığlıklarıydı. Elbette zararı oluğu, hatta biraz da tehlikeli olduğu doğruydu ancak bu zevki bir kere tatmış hiçbir çocuk onun tehlikesini umursamazdı maalesef.
Ne kadar zeki olduğunuzu ya da gerizekalı olduğunuzu öğrenmek mi istiyorsunuz? İşte karşınızda Solo test. Üzerinde 33 minik delik ve 32 piyon olan bu oyunda amaç bir piyonun diğerinin üzerinden atlatarak son oyun tahtası üzerinde tek bir piyon bırakamaya çalışmaktır. Testin sonucuna göre geriye kaç piyon kaldığına göre beyinsiz, gerizekalı, aptal, tecrübesiz, normal, başarılı, kurnaz, zeki ve bilgin çıkabilirsiniz.
Taso, 1997 yılında ülkemizde yayılmaya başlamış ve 2000’ li yıllarda en revaçta olduğu zamanları yaşamıştır. Taso ilk olarak Looney Tunes karakteri ile popüler olmuştur. Üzerinde Pokemon, Tazmanya Canavarı, Bugs Bunny ve Daffy Duck gibi karakterler de bulunmaktadır.
Hatırlıyor musunuz bir zamanlar ne kadar da meşhurdu Sanal Bebek oyuncakları. Hatta bir zamanlar pek çoğumuzun severek izlediğimiz başrollerinde de Hasibe Eren, Füsun Demirel ve Ali Erkazan gibi isimlerin yer aldığı Sıdıka isimli dizide de konuk oyuncu olmuştu. :) Sanal bebekleri 2010’lu yıllarda meşhur olan konuşan Tom ve Poe gibi oyunlara da benzetmek mümkündür.
Hepimizin bildiği ama çoğumuzun gitmediği o şehir: Kocaeli. Körfezin kıyılarına vuran eşsiz suları, dağları, ovaları ve binbir çeşit insanın bir arada yaşadığı şehir. Karşımıza sanayi şehri olarak çıksa da aslında gezilecek ve görülecek pek çok şey var bu şehirde. Üstelik fabrikaların bacalarının arasında gizlenmiş, binbir güzellik barındıran ağaçları var bu şehrin. Mesela yürüyüş yolunun, orada bulunan tüm insanlardan daha yaşlı çınar ağaçları var. Hadi gelin hep birlikte Kocaeli’de mutlaka görülmesi gereken yerler listesini inceleyelim.
Kocaeli bir çoğumuzun zihninde fabrikalarla dolu bir şehirmiş imajı çizse de aslında şehirde pek çok ormanlık alan bulunmaktadır. Ormanya ise bunlardan yalnızca bir tanesidir. Mesire alanı, hayvanat bahçesi, Hobbit evleri, böcek oteli ve kuş gözlem alanı ile oldukça deniş bir yerleşim alanına sahip olan Ormanya, Kocaeli’nin Kartepe ilçesinde bulunmaktadır. Hayvanat Bahçesinde maymun, çeşitli kuş türleri, lama, eşek, keçi ve koyun türleri, at türleri, geyik, deve, lemur, kirpi, rakun ve zebra gibi çeşitli hayvanlar bulunmaktadır. Yine Hobbit Evleri de özellikle fotoğraf çekimleri için birebir bir alandır.
Pimokyo’dan Keloğlana, Pamuk Prenses’ten Taş Devrine, dinozorlardan kuru kafaya kadar pek çok çeşitli animasyon karakteri Harikalar Sahili bünyesinde bulunmaktadır. Sahil şeridi boyunca dizayn edilmiş parkta piknik yapabilir ya da alanda bulunan çeşitli kafelerde keyifle yemek yiyebilirsiniz. Özellikle çocukların eğlenmesi için dizayn edilmiş Harikalar sahilinde yürüyüş ve bisiklet yolları da bulunmaktadır.
Kocaeli’ de bulunan Gayret Gemi Müzesi, Kapanca Sokağı, Selim Sırrı Paşa Konağı gibi Kocaeli Etnografya ve Arkeoloji Müzesi oldukça dikkat çeken müzelerden bir tanesidir. Bitinya Krallığının başkenti olan Kocaeli o zamanlar Nikomedia olarak anılmaktadır. Bizans Devletine de İstanbul’dan önce başkentlik yapmış Kocaeli, arkeoloji ve etnograf açısından oldukça bereketli bir şehirdir. Bundan dolayı da Kocaeli Etnografya ve Arkeoloji Müzesi, şehirde mutalaka görülesi gereken yerlerin başında gelir. Bahçe kısmında sergilenen anıtların yanı sıra müzenin iç kısmında çeşitli madeni paralar, bir prensesin iskeleti ve Osmanlı kültürüne ait bir alan bulunmaktadır.
Ülkemizin en renkli şehirlerinden birisi olan Eskişehir, mutlaka gidilmesi gereken yerlerin başında yer almaktadır. Hem tarihi mekanları hem de gece hayatı ile oldukça neşeli bir şehirdir. Şehir nüfusunun büyük kısmını da üniversite öğrencilerinden oluşması şehre canlılık katmaktadır. Hafi gelin hep birlikte Eskişehir’de mutlaka görülmesi gereken yerler listesini inceleyelim.
Sazova Parkı, Eskişehir Bilim, Sanat ve Kültür Parkı olarak da anılmaktadır. Sazova Parkı oldukça geniş bir alana kurulmuş çeşitli mekanlardan oluşan ve içerisinde bir de yapay göl bulunduran bir parktır. Deney Merkezi, Korsan Gemisi, Hayvanat Bahçesi & Eti Sualtı Dünyası, Japon Bahçesi, Esminyatürk, Sazova Parkı Oyun Alanları, Sabancı Uzay Evi ve Masal Şatosu gibi alanları da bünyesinde bulundurmaktadır. Parka giriş ücretsiz yapılsa da bazı alanlar için ücret talep edilmektedir.
Odunpazarı Evleri, tarihi yapıları ile geçmişle günümüz arasında adeta bir köprü görevi üstlenmiştir. Eskişehir’in en eski yerleşim yeri olan Odunpazarı ilçesinde bulunan Osmanlı Devleti zamanından kalma tarihi evlere Odunpazarı Evleri denilmektedir. Bizans döneminde şehre Dorylaion ismi verilmiştir. 1176 yılında Selçuklu hükümdarı I. Kılıçarslan tarafından fethedilen Eskişehir, geçmişten günümüze pek çok eser taşımıştır. Osmanlı dönerinden izler taşıyan kent, kıvrımlı yolları ve yan yana inşa edilmiş ahşap evleri ile görülmeye değer bir yerdir.
Şehir boyunca akan ve son derece muazzam bir görüntüye sahip olan Porsuk Çayı özellikle yılın bazı zamanlarında eşsiz bir güzelliğe bürünmektedir. Porsuk Çayında gondol ya da bot turu yapabilir ya da Adalar Bölgesinde bir mekanda oturarak Porsuk Çayını seyredebilirsiniz. Porsuk Çayının etrafındaki yeşillik alanlarda piknik yapmak da Eskişehir’de oldukça yaygın bir aktivitedir.
Eskişehir’e uğramışken barlar sokağına gitmeden olmaz. Hareketli akşamları ile meşhur olan Barlar Sokağı, Eskişehir’de akşam eğlenecelerinin kalbinin attığı yerdir. Karşılıklı olarak sıra sıra dizilmiş mekanlarda arkadaşlarınızla dilediğiniz gibi eğlenebilirsiniz. Üstelik Eskişehir diğer büyük şehirlere kıyasla oldukça uygun ve öğrenci dostu bir şehir olması ile de bilinmektedir.
Boş zamanlarımızda hepimiz zamanımızın bir bölümünü sosyal medyada geçiririz. Gerek eğlenmek gerekse bir şeyler öğrenmek için Youtube’u kullanırız, biz de sizler için 500 bin abonenin altında olan ve eğlence içerikleri çeken kanalları derledik. İşte az bilinen, çok eğlendiren Youtube kanalları.
Özellikle paradi videoları ile karşımıza çıkan Barış Zorba, eğlenceli kişiliği ile gülmek isteyenlere bir ilaç gibi geliyor. Her yıl düzenli olarak çektiği KYK bursu ile bir ay geçindiren liste isimli serisi başta olmak üzere aslında toplumsal olaylara mizahi bir yolla eleştirilerde bulunuyor ve bunu yaparken de hem kendisini hem de izleyenlerini güldürmeyi başarıyor. Henüz 100 bin aboneye sahip olmamasına rağmen son dönemlerde abone sayısı hızla artan kanallar arasında olduğu söylenebilir.
Kazıklı Maria, özellikle “B*k Gibi Book Reviews” ismindeki kitap inceleme videoları ile dikkat çeken bir isimdir. Bir Genç Kızın Gizli Defteri, Yabancı, Feminist Dünyada Erkek Olmak, Nefret, Bir Kürt Sevdim, Mafya’nın Hizmetçisi, Her Şeye Rağmen, İmamın Manken Kızı, Kötü Çocuk gibi edei açıdan pek değeri olmayan ve genelde yalnızca kar amacı güdülerek basılan kitapları okuyarak eğlenceli değerlendirmeler yapmaktadır. Yine “Kadın Seri Katiller” isminde bir serisi de bulunan Kazıklı Maria, bu videolarda da genelde geçmiş zamanlarda ve dünyanın farklı yerlerinde işlenen seri cinayetleri anlatmaktadır.
Bir çoğumuzun ergenlik çağında düşünmeden yaptığı, aşırı beğendiği şeyleri genç bir yetişkin bakış açısıyla inceleyen Eda Okumuş, izledikçe daha fazla izlemek isteyeceğiniz türden içerikler hazırlamaktadır. “2014'e geri dönüyoruz çünkü bu yıldan hayır gelmedi”, “Lemonade Mouth bu kadar kötü müydü???” gibi konulara değinerek videolar üretmektedir. Esprili ve sevecen kişiliği ile severek izleyeceğiniz bir isimdir.
Eğlenmek ve eğlenirken de farklı konular hakkında bilgi öğrenmek mi istiyorsunuz. Dilara Tunes tarafından hazırlanan videolar tam da size göre. Hani uyumadan önce aklımıza gelen ve sonra saatlerce susmayan ve aslında bize de pek yararı olmayan konular var ya hani. İşte Dilara Tunes aklımızın içinde sürekli dönüp duran konular hakkında konuşuyor, üstelik bunu hem eğlendirerek hem de yeni bir şeyler öğreterek yapıyor.
Müzik hayatımızın olan akışında bize neşe ve mutluluk veren, psikolojimizi olumlu etkileyen en temel ögelerden birisidir. Hadi gelin hep birlikte Rap müziğin doğuşu hakkında bilgileri inceleyelim.
Öncelikle rap müziğin isminin nereden geldiğine bakmamız iyi olacaktır. Rap aslında bir kelime bütününün kısaltılmasıdır. Rhytm And Poem yani Türkçe anlamı ile ritim ve şiirdir, ritmik şiir olarak da çevrilebilir. Bazı görüşlere göre de Rhytm African Poetry olarak açıklanır ve ritmik Afrika şiiri olarak çevrilir.
Rap müziğin kökeni 1970 yıllarında ortaya çıkmaya başlamıştır. Amerika’nın kenar mahalle olarak adlandırılan mahallelerde yaşayan Afrika kökenli insanlar tarafından yazılan Rap müzik zamanla günümüzdeki halini almıştır. Bu mahallelerde yaşayan insanlar Rap müziğin temelini oluştursa da tarih boyunca bilinen ilk Rap parçası İtalyan kökenli olan sanatçı Adriano Celentano’ya aittir. Sanatçının şarkısının ismi ise Prisencolinensianninciusol olarak bilinir.
Daha eski dönemlere baktığımızda ise eski dönemlerde kölelik sisteminin oldukça yaygın olduğu ve farklı ülkelerden toplanan özellikle Afrika kökenli kölelerin karşılıksız olarak oldukça ağır işlerde çalıştırıldığı görülmektedir. ABD’ye getirilen köleler, acımasız ve oldukça katı olan düzene karşı kendi yazdıkları şarkılar yolu ile boykot ediyorlardı. Özellikle pamuk tarlalarında çalışan ve ağır şartlar altında çaresiz olan köleler müzik ile kendilerini teselli etmeye çalışılır ve yaşanılan acılar müziğe aktarılırdı. Bu tarlalarda söylenen şarkı sözleri ile yeni duyulan müzikler birleştirilince ortaya ilk olarak blues tarzı müzik ortaya çıkmıştır. Kötülükleri, haksızlıkları, düşmanları ve sıkıntıları temsil eden bir müzik olarak ortaya çıkan blues, zorluklara boyun eğmenin acı hüznünü ve ızdırabını anlatmaktadır. 1970’li yıllara gelindiğinde ise Rap müziğe evrilmiştir.
DJ Kool Herc isimli birisi 1970’li yıllarda katıldığı tüm partilerde plaklarını döndürerek rap müziği tanıtmayı amaçlamışlardır. Rap Müziğin popüler olması ise 1979 yılına kadar uzanmaktadır. Türkiye’de rap ise Türkçe Rap olarak isimlendirilmektedir. İlk olarak Almanya’da yaşayan Türkler arasında yayılmaya başlayan Türkçe Rap, 1990 yılından sonra ülkemizde de yayılmaya başlamıştır. Yayınlandığı ilk dönemlerde argo üslubu nedeniyle ilk başta eleştirilse de sonralarda oldukça büyük bir dinleyici kitlesine ulaşmıştır.
Toplumsal psikoloji bir diğer değişle sosyal psikoloji, bireylerin sosyal çevrelerindeki duyguları, düşünceleri ve hedeflerini inceleyen bir bilim dalı olarak karşımıza çıkar. Özellikle toplumsal problemler üzerine incelemeler yapılması nedeni ile sosyal psikoloji oldukça etkilidir. İşte toplumsal psikoloji hakkında 4 şey.
Seyirci etkisi, yardıma ihtiyaç duyulan bir ortamda yardım etmek yerine nasılsa birisi yardım eder düşüncesi ile yardım etmeme durumudur. İlk kez 1964 yılında ortaya atılan bu terim, otuz sekiz kişi tarafından izlenirken Kitty Genovese’nin öldürülmesi üzerine bu teorinin üzerindeki çalışmalar arttırılmıştır. 1968 yılında sosyal psikolog John M. Darley ve Bibb Latane tarafından konu ile ilgili araştırmalar yoğunlaşmıştır. Bu iki ismin yaptığı çalışmalar hem sosyal psikoloji alanında hem de seyirci etkisi açısından oldukça önemli çalışmalar olarak tarihe geçmiştir. Bir dizi gözlem ve inceleme sonucunda oldukça şaşırtıcı sonuçlar elde edilmiştir.
Sosyal kolaylaştırma, bizim de günlük hayatımızda sıklıkla yaşayabileceğimiz ve bireyin herhangi bir eylemi ya da edinimi sırasında etrafta başka bireylerin bulunması nedeni ile yaşadığı uyarılma sonucunda performansında gözlenen artış olarak karşımıza çıkar. Bazı durumlarda tam tersi sonuçlar elde etmek de mümkündür. Yani başka bir bireyin yanındayken performansının artışı yerine azalışı da gözlemlenebilir.
Leon Festinger tarafından ilk kez ortaya atılan bilişsel uyumsuzluk kuramı oldukça ilginç bir kuram olarak karşımıza çıkar. Genel olarak bu kuramı en açık şekilde bireylerin inançları ve davranışları arasında zıtlık oluştuğu zaman ortaya çıkan psikolojik rahatsızlık olarak açıklanabilir. Bu rahatsızlık nedeni ile bireyler davranışlarını ya da inançlarını değiştirme eğilimi içerisinde olabilirler. Davranışlar ve inançların birbiri ile tutarlı hale gelinceye kadar yaşanan bu değişimin devam ettiği bilinmektedir.
Oldukça sıra dışı bir isme sahip olan Halo etkisi, en basit şekilde bir kişi hakkında edinilen olumlu ya da olumsuz bir düşüncenin bireyin ilişkili olduğu her özelliği ya da davranışına indirgenmesi olarak açıklanabilir. Yemek yapmayan birisinin tüm ev işlerinden anlamayacağını düşünmek buna bir örnek olarak gösterilebilir.
...Modern zamanların radyosu olan podcastler özellikle son zamanlarda oldukça popüler olmuştur. Özellikle istenilen her yerde dinlenebiliyor olması podcastlar için büyük bir ayrıcalık oluşturmaktadır. İşte biz de sizler için mutlaka dinlemeniz gereken podcastler listesini oluşturduk.
Hepimiz illa tiyatroya gitmişizdir pek ki ya kaçımız bir podcast tiyatrosu dinledik? Büyük Tufan Mert Günhan, Pelin Baynazoğlu ve Yiğitcan Erdoğan’ın içerisinde yer aldığı bir podcast tiyatrosudur. Gelecekte yaşanan bir takım heyecan dolu olayları anlatan Büyük Tufan’ın şu an 2. sezonu yayımlanmaktadır.
Özellikle gündemle ilgili içerikler hazırlaması ile karşımıza çıkan Neo & Toprak, toplumsal konular başta olmak için pek çok konuda içerikler üretmektedir. Sohbet havasında olan podcastleri canınızın sıkıldığı her an dinleyebilirsiniz.
Haluk Tatar ile Yeni Bir Sen, genel olarak motivasyon ve kişisel gelişim ile ilgili posdastlerden oluşmaktadır. Youtube kanalı ile de tanıdığımız Haluk Tatar’ın podcastleri de en az videoları kadar başarılıdır. Özellikle yürüyüşe çıktığınız zaman sakin kafa ile dinleyebileceğiniz oldukça güzel içerikler üretmektedir.
Nigel Warburton tarafından kaleme alınan Felsefenin Kısa Tarihi isimli kitabın seslendirmesinden oluşmaktadır. Kitabı okumaya zaman bulamayanlar için güzel bir alternatif olabilir. Felsefe severler için tam olarak biçilmiş kaftandır.
Klinik psikolog Beyhan Budak Tarafından yayımlanan Kendine İyi Bak, psikolojiye ilgilisi olan herkesin mutlaka dinlemesi gereken bir podcast. Yine kişisel gelişim açısından da oldukça etkili olacaktır. Üstelik bu bilgileri bir psikologdan dinlemek çok daha yararlı bir eylemdir. Bu podcast aralığı ile kendimize iyi davranmayı öğrenebilir ve hayatımızı daha güzel hale getirebiliriz.
Yine Mert Günhan, Pelin Baynazoğlu ve Yiğitcan Erdoğan’ın rol aldığı bir podcast tiyatrosu olan Zamanaltı, son derece dikkat çekici ve eğlenceli bir podcast tiyatrosudur. Özellikle tarihle harmanlanmış olması onu çok daha güzel bir hale getirmiştir.
Gazetecilik alanında önemli konulara değinilen Podcast Atölyesi özellikle mesleğe ilgisi olan herkes tarafından dinlenilmesi gereken bir podcasttir.
Hepimiz boş zamanlarımızda Youtube kanallarını izleriz. Bir çok kanal eğlence amaçlı olmasa da aslında Youtube aracılığı ile pek çok farklı alanda bilgiyi edinmemiz de mümkündür. Elbette bu noktada her söylenenin doğru olmasını beklemek hata olur. Bu nedenle kaynak veren kişilerin videolarını izlemek çok önemlidir. Biz de sizler için kültürünüze kültür katacak Youtube kanalları listesini oluşturduk.
Tarihçi Ceren Sungur’gun anlatımları ile tarihi seveceğinize emin olabilirsiniz. Tarih Obası pek çok farklı tarih içeriği üreten kanallardan biraz daha farklıdır çünkü savaşları ya da sultanların entrika dolu hayatlarını anlatmak yerine sosyal hayatı anlatır. Destanlar, efsaneler, yoğun tarih, hafif tarih, gibi pek çok içerik bulunan kanalda sıklıkla kitap incelemeleri de yapılmaktadır. Üstelik videoların genelde canlı yayın şekilde yapılması ve daha sonra kanala kaydedilmesi de ortaya oldukça doğal bir anlatım çıkarmıştır. Sohbetli Study with Me videoları da ders çalışmak zorunda olmasına rağmen çalışma istediği pek olmayanlar için oldukça iyi bir motivasyon sağlamaktadır.
Kişisel gelişimden tarihe, dil öğreniminden gündeme, bitcoinden genel kültüre pek çok farklı alanda bilgiyi bu kanalda bulabilirsiniz. Özellikle İngilizce, Rusça, İspanyolca ve Almanca eğitim setleri dil öğrenmek isteyenler için oldukça güzel bir seçenektir. Üstelik Haluk Tatar, kanaldan kazandığı gelirle bağış yapması nedeni ile takdir edilen bir isimdir.
Diamond Tema, genel olarak din ve mitoloji videoları çeken bir isim olarak karşımıza çıkar. Yine zaman zaman felsefe ve tarih içerikleri de üretmektedir. Özellikle kullandığı her kaynağı belirtmektedir.
Yakın zamanlarda Youtube kanalının ismini Pelin Dilara Çolak olarak değiştiren Dilozof, isminden de anlaşıldığı gibi genel olarak felsefe alanında içerikler üretmektedir. Eğlenceli anlatımı ve neşeli kişiliği ile felsefeyi sevmeyenleri bile sevdirecek bir isim.
Günümüzde karşımıza çıkan pek çok şeyin felsefi yapasına inen hatta atomlarına kadar ayrıştıran Portal, özellikle felsefe alanında videolar çekmektedir. Ancak videoları sıkıcı olmaktan çok uzak hatta merak uyandırıcı videolar olarak karşımıza çıkar. Özellikle ses tonun tınısı videolarını çok daha keyifli bir hale getirmektedir.
...Artık hepimiz zamanımızın büyük bir kısmını internette geçiriyoruz. Peki daha önce hiç bilmediğiniz ama keşke bilseydim diyeceğini tonla internet sitesi olduğunu duymuş muydunuz? Sizin için daha önce keşfetmediğiniz internet siteleri listesini oluşturduk.
Stars Chrome Experiments aracılığı ile çok daha yakından bir göz atabilirsiniz. Bu internet sitesi yardımıyla yıldızların ve gezegenlerin büyüleyici güzelliklerine şahit olmanız mümkündür. Özellikle sitede evren ve samanyolu galaksisi hakkında bilgiler vermesi açısından da oldukça öğretici bir sitedir.
Pek çoğumuzun çocukluğumuzdan aşina olduğumuz yılan oyununu Google’a yalnızca Play Snake yazarak oynayabilirsiniz. Sizlere nostalji yaşatacak bu oyun bir süre ekran başınızdan hiç ayrılmamanıza bile neden olabilir.
Üzerine izleme cihazı takılmış kaplumbağa ve köpek balıklarının konumlarını Ocearh isimli internet sitesi aracılığı ile görebileceğinizi biliyor muydunuz? Aslında bu internet sitesi bilim insanlarının okyanusta daha önce ulaşılamayan yerlerin verilerini toplamasına yardımcı olmak için oluşturulmuş veri merkez olarak karşımıza çıksa da konuya merakı olan herkes siteyi inceleyebilir.
Yapay zeka teknolojisinden etkilenmeyen kesinlikle yoktur. Quick Draw isimli internet sitesi ise bizlere bir yapay zeka ile iletişim kurma fırsatı tanımaktadır. Sitenin işleyiş şekli ise şöyle; ekranda çıkan kelimenin resmini 20 saniye içerisinde çizmeye çalışıyorsunuz, bu sırada da yapay zeka, sizin çiziminizi tahmin etmeye çalışıyor. Yapay zeka bildiğinde ya da süre bittiğinde başka bir kelimeye geçiliyor.
Kedi severler ekran başına! Cat Bounce isimli internet sitesi tam da size göre bir site. Siz de eğer kedilerin bir yerlerden nasıl atladığını görmek istiyorsanız bu siteyi kullanabilirsiniz. Üstelik bu site aracılığı ile kedi yağmuru da yapabilirsiniz.
Evet, evet 5 o ile Radiooooo. Bu internet sitesi bugüne kadar görüp görebileceğiniz en iyi internet sitelerinden birisi. Son 100 yıldır farklı ülkelerde hit olan parçaları 10 senelik periotlar halinde bu site aracılığıyla dinleyebilirsiniz. Farklı müzikler bulmak ve farklı kültürler taramak için de oldukça faydalı bir site.
Hepimiz geçmişi, çocukluk zamanlarımızı özleriz. Eskiden izlediğimiz diziler ve filmler bugün izlediklerimizden çok daha samimi ve sıcak gelir. O zamanın ruhunu içinde taşımasından mıdır yoksa yalnızca bir yanılgı mı bilinmez ama her zaman geçmişe bir özlem vardır içimizde. Bizi çocukluğumuza götürecek diziler listesini derledik.
“Kız Sıdıka, kenar mahallenin cam kenarında dünya düştü benim yarım aklıma...” diye başlayan giriş müziği ile akıllarımızda kalan Sıkıda, bizlere tam olarak bir nostalji yaşatıyor bizlere. Annesi, babası ve ağabeyi ile yaşadığı evde ev kızı olan Sıdıka, son derece bilgili, zeki ve akıllı bir karakter. Toplumun kadınlara dayattığı zorunlulukları gözler önüne sermesi ve küçücük penceresinden dünyayı herkesten farklı algılamasıyla akıllarda kalıyor Sıdıka.
Kadın komedyen olmaz diyenlere inat senaristliğini ve başrol oyunculuğunu Gülse Birsel’in üstlendiği Avrupa Yakası, hala çok izlenen ve ilk günkü gibi güldüren bir dizi. Orta sınıf bir Türk ailesinin kızı olan Aslı ve onun çevresindeki insanların hayatını anlatan bu dizi bizi maziye götürmekle kalmıyor sanki o anları tekrar yaşıyormuş gibi hissetmemize neden oluyor. Özellikle ikonik Burhan Altıntop ve Şahika karakterleri ile akıllarımıza kazınan Avrupa Yakası, döneminin en popüler dizilerinden olduğu gibi bu gün de hala popülerliğini korumayı sürdürüyor.
Sit - com denilince akla ilk gelen dizilerden birisi şüphesiz Friends. 6 yakın arkadaşın eğlenceli anılarını izlediğimiz dizi tam olarak 90’ların ruhunu yansıtmakta. 10 Sezon olmasına rağmen su gibi akacak muhteşem bir dizi. Monica, Joey, Rachel, Chandler, Phoebe, Roos, Chick ve Duck’un bazen mutlu, bazen hüzünlü bazen ise sırlarla dolu yaşantıları mutlaka izlemeye değer bir yapım.
Dört ‘inek’ ve Penny’nin yaşadığı bir takım olayları anlatan The Big Bang Theory, asla eskimeyecek esprileri akıllara kazınan bir yapım. Sheldon’ın tren ve diğer obsesif takıntıları, Leonard’ın arada kalmış kişiliği, Howard’ın annesi ile olan ilişkisi ve Raj’ın Hinti aksanı ile ne günlermiş dedirten bir yapım.
Dil öğrenmek için yalnızca dersler almak çoğu kez yeterli olmayacaktır. Öğrenmeye çalıştığımız dili hayatımıza ne kadar çok taşırsak öğrenme sürecimiz o kadar kısa ve kolay olur. Yeni bir dil öğrenmek ya da belirli bir seviyeye kadar geldiğimiz dili geliştirmek için uygulayabileceğimiz pek çok yol bulunmaktadır. Biz de sizler için eğlenirken öğreneceğiniz, dil öğrenmek için 5 taktik listesini topladık.
Öğrenmek istediğiniz dilde günlük tutmak hem sizin yazma becerinizi geliştirecek hem de gün içerisinde yaşadığınız şeyleri yazabilmeniz için yeni kelimeler öğrenmenize yardımcı olacaktır. Üstelik günlük tutmayı rutin haline getirir ve her gün yazarsanız hergün minimum 15 dakika o dile maruz kalmış olursunuz.
Günümüzde dil öğrenmek için tasarlanmış pek çok uygulama bulunmaktadır. Bu uygulamalardan yararlanmak öğrenmek istediğiniz dili daha eğlenceli bir hale getirecektir. Google Play ya da App Store aracılığı ile ücretsiz birden çok uygulamayı deneyebilir ve size en uygun olanı seçebilirsiniz. Bu uygulamaların bazılarının uygulama içi ücreti olsa da ücretsiz bir şekilde yararlanabileceğiniz birçok uygulama da bulunmaktadır. Üstelik bu uygulamaları isterseniz otobüste, isterseniz gece uyumadan önce dünün hangi zamanında uygun hissederseniz kullanabilirsiniz.
Öğrenmek istediğiniz dilde dizi ya da film izlemek, dil öğrenmenin bir diğer eğlenceli yolu. Özellikle hem Türkçe hem de öğrenmek istediğiniz dilin alt yazısı olursa öğrenme hızınız çok daha iyi bir şekilde etkilenecektir.
Öğrenmek istediğiniz dilde seviyenize uygun pek çok okuma kitabı bulabilirsiniz. Kitap okumak hem yabancı kelimelerle karşılaşmanızı sağlayacaktır hem de normalin dışında bir aktivite yaptığınız için beyninizin daha çok egzersiz yapmasını sağlayarak öğrenme hızınızı arttıracaktır.
Küçük bir not defterine renkli kalemlerle öğrenmek istediğiniz dile dair kelimeleri not alabilirsiniz. Kelime defteri oluşturmak size bu noktada oldukça yardımcı olacaktır. Üstelik küçük bir defter olacağı için de istediğiniz her yere götürebilir ve öğrenmek istediğiniz kelimeleri gözden geçirebilirsiniz.
Popüler kültürü belirli bir zaman aralığında, hızlı bir şekilde üretilen ve tüketilen kültürel ögeler olarak tanımlayabiliriz. Kültür ise toplumların yaşam biçiminin en temel göstergesidir. Kültürler çeşitli nedenlerden dolayı sürekli değişime ve dönüşüme açıktır. Yine farklı kültürler birbirlerini sıkça etkilemektedir. Marshall McLuhan’ın da ileri sürdüğü gibi elektronik iletişimin yaygınlaşması ile birlikte dünya küresel bir köy haline gelmiştir. Popüler kültür hayatımızın pek alanına nüfuz etmiştir.
2000 yılından itibaren bu noktada karşımıza pek çok örnek çıkmaya başlamıştır. Hatta sanat ‘fast food’ gibi algılanmaya başlanmış ve anında tüketilen sonrasında ise geride iz bırakmayan bir forma dönüşmüştür. Harry Potter, Squid Game ve La Casa da Papel gibi yapımlar popüler kültüre iyi birer örnek olarak gösterilebilir.
Harry Potter, en çok okunan kitaplar listesinde de yer almayı başarmış, 7 kitaplık bir roman serisi olarak karşımıza çıkar. Serinin ilk kitabı olan Harry Potter ve Felfese Taşı ilk kez 1997 yılında yayımlanmıştır. Kitabın filmi ise 2002 yılında çekilmiş ve izleyiciler ile buluşmuştur. İlk kitaptan bugüne kadar 25 yıl geçmesine rağmen hala popülerliğini korumaya devam etmekte. Bunun sebebinin ne olduğuna baktığımızda ise aslında tüketim kültürünü tetikleyen bir eser olaması olduğunu görürüz. Harry Potter asaları, pelerinleri, figürleri, defterleri ve daha daha akıllara gelebilecek her türlü ürün pazarlanmış, hayranların bir araya gelebilecekleri özel günler ve etkinler düzenlenmiştir. Hatta ülkemizde bile Harry Poter konseptli kafeler bulmak mümkündür.
La Casa da Papel dizisine baktığımda ise karşımıza Harry Potter’dan çok farklı bir durum çıkar. Suç teması işlenirken elbette bolca şiddet unsuru da bulunmaktadır. Karakterlerin isimlerinin şehir isimleri olarak belirlenmesi ve kırmızı tulumları ile Salvador Dali maskeleri takmaları dizinin en dikkat çeken ögelerinden. Yine Harry Potter’da olduğu gibi La Casa da Papel kazakları, maskeleri, kupaları, anahtarlıkları ve hatta yastık kılıfları bile satışa sunulmuştur.
Squid Game dizi ise yine La Casa da Papel gibi içerisinde suç unsurları barındıran bir yapımdır. Aslında bu iki dizi popüler kültürü anlamamız için oldukça iyi örneklerdir. Çünkü konuları farklı olsa bile kullanılan kırmızı tulumlara kadar pek çok benzerlik bulunmaktadır aralarında.
Bugüne kadar herkes mutlak bir kez de olsa fal baktırmıştır. Bazı insanlar fala yürekten inanırlar bazıları ise inanmadıklarını düşünseler de fal baktırdıktan sonra etkisinden çıkmaz ve acaba diye düşünmeye başlar. İşte fala inanmamızın altında yatan gerçekler...
Günümüzde pek çok fal bakma yöntemi bulunmaktadır. Bunlardan en popüleri ise kahve falı, tarot falı, su falı, el falı, iskambil falı ve bakla falıdır. Bilimsel olarak fal baktırmanın gerçekle bir bağlantısı bulunmadığı ve yalnızca fal bakan kişinin fal baktıran kişi hakkında çıkarımlarından oluştuğu su götürmez bir gerçektir. Üstelik bu konu üzerinde hem ülkemizde hem de dünyada birçok akademik makale yazılmıştır.
Kolektifbilinç ve kültürün bir parçası olması nedeniyle insanlar fala baktırma eğilimi içerisindedirler. Fal baktırmanın iki nedeni bulunmaktadır; birinci neden geleceğe dair yaşanakları öğrenme istediği ikincisi ise bugün ya da geçmişte yaşanmış ve gerçekliği şaibeli olayların aslını öğrenme istediği.
Fala inanırız çünkü inanmak isteriz. Günlük yaşantılarında özellikle bolca problem yaşayan belki depresyon, kaygı bozukluğu gibi psikolojik rahatsızlıkla mücadele eden insanlar için geçici de olsa bir çıkış kapısı olarak gözükür. Bizi içten içe kemiren bir şeyi doğru olup olmadığını öğrenmek isteriz, yarın güzel şeyler yaşayacağımızı, yeni ev ve araba alacağımızı, patlak bir kariyerimizin olacağını, aşk hayatımızın düzene gireceğini, ufak tefek hastalıklar atlatsak da sağlık durumumuzun çok iyi olacağını duymak isteriz birinin ağzından.
Peki ya gerçekten fal bakan ve geleceği gören birileri yok mu? Eğer bir zaman makinesi bulmadıysa ya da solucan deliği keşfetmediyse bu mümkün değil. Söylenen şeyler doğru olabilir bunda bir sıkıntı yok ama bu falcıların geleceği bildiği anlamına gelmez. Öyle olsaydı dünya üzerindeki en büyük ve ünlü falcı Sherlock Holmes olurdu. Çünkü falcılar ile Holmes’un yaptığı şey aslında bire bir aydır. İkisi de çıkarım yapar ve bazen tutar bazen tutmaz. Elbette tüm bunların farkında rağmen fal baktıran ve baktırmaya devam edecek insanlar da bulunmaktadır. Bağımlılık ve takıntı derecesine gelmediği sürece bir de falcının sözüyle büyük kararlar almadığınız sürece baktırmanız da hiçbir sakınca yoktur.
...Sherlock Holmes’un zihin sarayı tekniği hakkında daha önce bir şey duymuş muydunuz? Bu teknik ile birlikte artık sizin de hafızanız oldukça güçlü olacaktır. Özellikle sınav zamanlarında bir çoğumuz yeni bir şeyler öğrenmek ve bir şeyler ezberlemek konusunda epeyce zorlanırız.
Bazen bilgilerimiz birbirine karışır, bazen ise birkaç cümleyi saatler boyunca ezberlemeye çalışsak da bir türlü aklımızda tutamayız. Bu konuda şunu bilmekte yarar var ki hiçbir şeyi aklımda tutamıyorum diyorsanız kendinize haksızlık ediyorsunuz. Çünkü insan beyni hiçbir şeyi değil bazı şeyleri kolayca hatırlayamaz. İşte Sherlock Holmes gibi kurgu bir karakter de olsa gerçek bir insan da olsa zihin sarayı tekniği ile kolayca hafızanızı diri tutabilirsiniz.
Bir şeyleri hatırlamak konusunda en çok zorluk çekilen konulardan birisi de isimleri hatırlamanın zorluğudur. Hatta siz de çoğu kez “ismini hatırlamıyorum ama görsem kesin tanırım” demiş olabilirsiniz. Bunun nedeni ise oldukça basittir. Görsel hafızamız diğer hafız türlerine göre daha baskındır. Üstelik yalnızca isim değil, telefon numarası, kimlik numarası gibi bir dizi sıralı sayıyı da ezberlemek oldukça güç olabilir. Bir takım matematik ve fizik formüllerinde de yine bu tarz hatırlayamama durumları söz konusudur çoğu kez. Çünkü bu kavramlar soyut kavramlardır ve zihnimiz onları çağrıştıracak bir şeyler bulmakta güçlük çeker. Zihin sarayı tekniğinin de aslında temeli çağrışımdan geçmektedir.
Aslına bakılırsa Sherlock Holmes’un zihin sarayı dediği bu teknik binlerce yıldır bilinen bir tekniktir ve özellikle de bilim insanları tarafından sıklıkla kullanılan ve geliştirilen bir tekniktir. Bu tekniğine Latince method of loci denilmektedir. Buradaki loci sözcüğü mekan anlamına gelir, dolayısıyla da mekan metodu olarak Türkçeye çevirebiliriz. Çünkü İşin sırrı bir sarayda değil sizin kendinizi huzurlu hissettiğiniz ve her noktasını en ince ayrıntısına kadar bildiğiniz bir mekanda. Burası eviniz ya da odanız bile olabilir. Mekanınıza karar verdikten sonra seçtiğiniz mekanda kullanacağınız bir rota belirleyin. Daha sonra ezberlemeniz gereken bilgileri mekanda belirli konumlara yerleştirin. Mekanla ya da mekanda bulunan eşyalarla ilişkiler kurun. Örneğin karavan kelimesini aklınızda tutmanız gerekiyorsa. Kara camlarla kaplı içinde Van Gogh tablosu olan bir oda hayal edebilirsiniz. Böylece zihin sarayını her ziyaret ettiğinizde kolayca karavan kelimesini hatırlarsınız.
Disney+’da mutlaka izlemeniz gereken diziler denildiğinde akla oldukça fazla dizi gelse de biz sizler için en ilgi çekici beşini bulduk. Disney+’ın ülkemize hızlı bir giriş yapmasının ardından tüm gözler onun üzerine çevrildi. Yerel içeriklerin yayınlanıyor olması da dikkatleri üzerine çekme konusunda oldukça etkili oldu. Walt Disney Company tarafından işletilen Disney+, 2022 yılının Haziran ayından itibaren Türkiye’deki kullanıcılara sunulmaya başlandı. İşte Disney+’da yayınlanan 5 inanılmaz dizi.
How I Meet You Mother tüm zamanların en iyi sit-com dizileri arasına girmeyi hak eden ve şimdiye kadar izlemediyseniz kesinlikle hemen izleminiz gereken bir yapım. Ted’in çocuklarına anneleri ile nasıl tanıştığının hikayesini anlatmasıyla başlayan dizi, 9 sezon boyunca insanları ekrandan ayırmamayı başarıyor. 5 yakın arkadaşın hikayelerini de bize anlatan How I Meet You Mother her bölümünün yalnızca 20 dakika olmasıyla da izleyenlere keyif veriyor.
Disney+ Türkiye içerikleri denilince akla gelen ve oldukça başarılı bir dizi. Aynı zamanda Disney+’ın şans verdiği ilk dizi olan Kaçış, bizlere oldukça etkileyici bir hikaye sunuyor. Bir araştırma yapmak için oldukça eski bir Ezidi köyüne giden Mehmet ve bir grup araştırmacının redikal bir terör örgütü tarafından kaçıldıktan sonra başlarına gelen olayları anlatıyor.
The Simspsons 1989 yılından günümüze kadar hala devam eden ve oldukça dikkat çeken bir yapım. Mutlaka izlenmesi gereken bu yapım yeni maceraları ile birlikte Dinsey+’ da izleyicilerini bekliyor.
Şüphe götürmez bir gerçek, The Bear bu platformda izleyebileceğiniz en dikkat çekici ve sürükleyici dizilerden birisi. Genç ve yetenekli bir şef olan Carmen Berzatto’nun kendisini ailesinin küçük sandviç dükkanında bulması ile başlıyor dizi. Mutfaktan alevlerin ve bolca rekabetin hiç eksik olmadığı bu dizi izleyenlere adeta benzersiz bir lezzet sunuyor.
En iyi Disney+ dizileri arasında yer alan Ms. Marvel konusu ile de oldukça dikkat çekiyor. Kamela Khan isimli Pakistanlı genç bir kızın Marvel hayranlığı ve beraberinde nasıl süper bir kahramana dönüştüğünü anlatan Ms. Marvel şimdiden izleyenlerin takdirini kazanan bir dizi olarak karşımıza çıkıyor.
Dahmer karakteri bir anda Netflix’in kan dondurucu mini dizisi ile birlikte tekrar gündeme gelmiş, tarihin en tehlikeli seri katillerinden biridir. ABD’de yaşayan ve 1978 ile 1991 yılları arasında aralarında 18 yaşından küçük çocukların da bulunduğu tam 17 erkeği öldüren bir canavarın hikayesinden bahsediyoruz. Evan Peters’in başarılı oyunculuğu ile izleme şansımız olan dizi, zaman zaman sinir bozucu olsa da gerek karakterin yansıtılması gerekse olay örgüsü ile su gibi akıp gidiyor. Henüz izlememiz olanlar için gelin Canavar: Jeffrey Dahmer’in Hikayesi nedir birlikte inceleyelim.
Dizi 21 Mayıs 1960 tarihinde, Amerika’nın Wisconsin eyaletinde dünyaya gelen ünlü seri katil Jeffrey Lionel Dahmer’ın hayatını anlatıyor. Olaylar, cinayetlerin başlangıcından değil Dahmer’in son cinayet girişiminin başarısız olması ve saldırıya uğrayan gencin polisler tarafından bulunması ile başlıyor. Sonrasında olay örgüsü geçmiş ve günümüz olarak sürekli değişiyor. Dizi süresince Dahmer’ın aslında işlediği tüm cinayetleri göremiyoruz. Bu bakımdan diziden ziyade biraz daha belgesel kıvamında bir yapım bizleri bekliyor.
Dahmer cinayetleri yaşadığı binada şüphe uyandırsa ve komşularından hakkında sürekli şikayetler oluşturulsa da o dönemin güvenlik güçlerinin çok ciddi bir ihmalleri zinciri ile ne yazık ki korkunç boyutlara ulaşabiliyor. Özellikle dizide baskın olarak gördüğümüz Glenda Cleveland karakteri gerçekte var olan hatta polis kayıtlarında çok ciddi ifadeleri yer alan bir isimdir.
Öncelikle Dahmer dizisi daha önce de vurguladığım gibi biraz yüzeysel kalmış bir yapımdır. Belki öldürülen bazı isimlerin nasıl öldürüldüğüne dair yeterli bir bilgi olmaması sebebiyle böyle bir çalışma yapılmış olabilir. Ancak dizi de karakterin öldürdüğü sadece birkaç ismin hikayesini görebiliyoruz. O dönem özellikle polislerin ihmal davranışları fazlasıyla sinir bozucu olabiliyor. Şahsi kanaatim polislerin bu ihmalkâr tutumunun vakaların siyahi ve Asyalı olması ayrıca eşcinsel olmaları yönünde.
Jeffrey Dahmer karakterinin neden özellikle Asyalı ve Afroamerika kökenli kişilerden seçtiği üzerinde durulabilir. Eşcinsel karakterleri tercih etmesi bir noktada kendinde rahatsız olduğu bir duygu durumunu öldürmek istemesinden kaynaklı olabilir. Ancak ilk cinayetine bakıldığında öldürdüğü kişinin ne Asyalı ne de Afroamerikalı olduğu görülmekte. Ayrıca cinayetlerin işlenme aralıklarına bakıldığında da karakterin yakalanmadan hemen önceki yıllarda daha fazla ve profesyonelce cinayetler işlediği görülmektedir.
Jeffrey Dahmer’in Hikayesi Netfilix’de izleyebileceğiniz güzel bir belgesel dizi olabilir. Özellikle gerilim, polisiye ve biyografi tarzı yapımlardan hoşlanıyorsanız diziyi izleyebilirsiniz.
Cilt bakımı hemen hemen bir çok kadın için önemli olurken gerekli zaman ya da bütçe ayırmak her zaman mümkün olmayabiliyor. Bunun için gerekli rutinleri oluşturmak sağlıklı bir cilde kavuşmayı beraberinde getirebilir. Sağlıklı beslenmek, yeterli uyku düzeni, stres seviyesinin olmaması gibi etkenlerde cilt sağlığı için önemlidir.
Cilt Sağlığı İçin Beslenme Nasıl Olmalıdır?
Cilt sağlığını bütünsel düşünüldüğünde büyük bir organdır. Bol su içilmesi çatlak oluşumlarında azalma da sağlar. Ayrıca kuru fırçalama cildi ölü derilerden uzaklaştırırken kan dolaşımını da rahatlatır. Bu ek bilgiler dışında beslenme de sebze ve meyve ağırlıklı beslenilebilir. Dışardan alınamayacak C vitamini için C vitamini içeren meyveler bolca tüketilebilir. Paketli ve şekerli gıdalardan uzak durarak sivilce ye yatkın ciltlerin sivilce oluşumu engellenebilir. Bol sebze ve meyve ağırlıklı beslenme cilt sağlığı için kullanılacak en etkili bir yöntemdir. Yeterli bakım ürünlerini kullanamama durumlarında beslenmeye verilen önemle sağlıklı bir cilt sağlanabilir.
Evde Cilt Bakımında Destekleyici Ürünler
Evde dermaroller kullanımı için çeşitli ürünler çıkmıştır. Ya da yüz yıkama cihazları, bu cihazların bakımı ve temizliğine son derece önem vermek gerekecektir. Elle yıkanan cilt en iyi aletlerden daha iyi sonuçlar verir. Yüz masaj teknikleri araştırılarak yüzünüzü yıkarken masaj yaparak yıkayabilirsiniz. Evde dermaroll kullanımı da oldukça profesyonel bir işlem gerektiren unsurdur. Küçücük bir hata ile istenmeyen sonuçlar doğurabilir. Bu bakımdan bu tarz bakımları kış aylarında sene de bir kere olarak yapılabilir. Sorunlu ve cilt sorunlarıyla mücadele eden kişilerin dermatolog yardımı alması istenmeyen cilt sorunlarından kesin olarak kurtulmanızı sağlayacaktır.
...Sosyal Medya : Teknolojinin bize sağlamış olduğu internetin aracının sayesinde sosyal medya kullanıcılarının birbirleriyle; yazılı, görsel ve de işitsel şekilde iletişime geçebildiği araçlar ve web sitelerini içermektedir. Önceleri teknolojinin içerdiği kapsam itibariyle Web 2.0'ın kullanıcıların hizmetine sunulmasıyla başlayan bu süreç, interaktif şekilde iletişimin yayılmasıyla sonuçlandı. Web 2.0 kelimesi ilk olarak 2004'de O'Reilly Media’dan duyuldu. Sosyal iletişim sitelerinin kullanıcılarının ortaklaşa oluşturduğu sistemi tanımlamıştır. Bu teknoloji sayesinde çift yönlü olarak kişiler birbiriyle bilgi paylaşımında bulunmaya başladılar.
Sosyal Medyanın Yararları Nelerdir?
Eski arkadaşlarınıza bulabilir ve yeni arkadaşlar edinebilme şansı sunar. Gerçek yaşamınızda yaşayabilme durumunuz olan yalnızlık duygusuyla başa çıkabilirsiniz. Bu duygunun da neden olabileceği depresif düşüncelerden uzaklaşabilirsiniz.
İletişimde olması gereken bir ortam, mekân engelini ortadan kaldırır. Sizinle aynı yaşam tarzını benimsemiş kişilerle ortak gruplar kurabilmenize imkân tanır.
Yeni bir iş, bir kimlik edinebilir, zamandan bağımsız çalışabilir ve para kazanabilirsiniz. Bir ürün ya da markayı kendiniz ya da çevreniz için profesyonel olarak da tanıtabilirsiniz. Yeni bilgiler edinebilir kendiniz yeni bilgiler üretebilir bunları çok büyük kitlerle paylaşarak kendinizden insanları haberdar edebilirsiniz. Yetenekli insanlara ulaşabilir onlarla birlikte faaliyetlerde bulunabilirsiniz.
Sosyal Medyanın Zararları Nelerdir?
Paylaşımlarınızdaki içeriğe ve neyi insanlara göstermek istediğinize bağlı olarak değişen; kişisel veya iş hayatınızın deşifre olabilme ihtimali bulunuyor. Ayrıca sosyal medya gerçek hayattan da uzaklaştırarak asosyal biri haline gelmenizi de zaman zaman kolaylaştırabiliyor. Sosyal medya kişinin karakterinde de birtakım değişikliklere yol açabilir daha ben merkezci, dış görünüşüne olması gerekenden fazla önem veren, bunu takıntı haline getiren, insanlar haline getirebilir.
Sosyal medyanı insanlar üzerinde aile birliğini zedeleyici birtakım sonuçlar doğurduğunu da görmekteyiz. Kişiler insanların hayatlarını izleyerek kimi zaman doğal olmayan bu görseller üzerinden bunalıma girerek psikolojik zarar da görebiliyorlar.
Ayrıca teknik anlamda da sosyal medya üzerinden zararlı yazılımı da cihazınıza indirme ihtimaliniz vardır.
Peki, Nelere Dikkat Etmeliyiz?
Kişisel ya da markanız ile ilgili bilgi paylaşımında bulunurken bilgi güvenliğini dikkate alın. Ayrıca veri güvenliği politikalarını da okuyarak bu konuda bilgi edinin. Başka sosyal medyada mercilerinde yorum yaparken de son derece dikkatli olun. İtibar zedeleyici yorumlar yapmaktan kaçının. Ruh halinizin üzgün ya da öfkeli olduğu durumlarda bunu açığa çıkaracak birtakım paylaşımlarda bulunmaktan kaçının.
...Hiç cadılar bayramını kutladınız mı? Türkiye de de az olsa da tüm tüm dünyada kutlanan bir gün. Bazıları için korkunç gelebilir ama bazıları için o gün tam bir korku günü olabilir. Peki bu cadılar bayramı ne zaman ve nasıl ortaya çıktı? Aslında cadılar bayramı hristiyanlar tarafından kutlanan bir günmüş ama zamanla dinin ötesine geçip tüm dünya için bir eğlence günü olmuş. Bugünde çocuklar kapı kapı dolaşıp şeker toplar, herkes ya korkunç kıyafetler giyerek ya da tanınan birinin kılığına girer ve bir de bu bayramın simgesi olan bal kabağı ile tüm evler süslenir.
Cadılar bayramının asıl kökenini anlatayım şimdi size. Aslında hristiyanlar bu bayramı hasat mevsiminin bitişi ile kutluyor. Hasat mevsimi bittiğinde doğanın öldüğünü ve bu sayede ölüler ve diriler arasında bir kapının açıldığına inanılıyormuş. Ne acayip değil mi? Bu bayram en çok Avrupa’da kutlanmasına rağmen aslında Avrupa’ya sonradan dağılmıştır. Avrupa'ya gelen birçok göçmen bu kutlamayı onlara da taşımıştır. Bir diğer soru şu. Peki bu bal kabağı figürlerine yüz şekli çizmek nereden geldi. Bunların inançlarına göre bal kabağına çizilen korkunç yüz çizimleri ölüleri korkutup kaçırdığına inanılıyor. İşte bu yüzden 31 Ekim gecesi boyunca bal kabaklarıyla süslenmiş evler, sokaklar görmek mümkün. Bazı kültürlerde turp ta kullanan var ama genel bal kabağı. Cadılar Bayramının renklerinden biri olan turuncunun farklı kökenleri vardır.
Kimileri tarafından kışın rengi olduğu için, kimileri tarafındansa ölüleri korkutmak için kullanılan bal kabaklarının turuncu olmasından dolayı bu rengin Cadılar Bayramı ile özdeşleştirildiği düşünülür. Cadılar Bayramının diğer rengi olan siyahın neyi temsil ettiğini kestirmek zor olmasa gerek. Tabi ki de ölümü. Gerçekten çok garip bir kültür. Bi de şunu soralım. Peki neden bu günün adı cadılar bayramı. Onuda açıklayayım. İnanışa göre bu günde cadıların insanları ziyaret edeceği ve görüneceği iddia ediliyor. Bu nedenle insanlar ancak bu şekilde cadıları görebileceğine inanıyor. Cadılar Bayramının en eğlenceli etkinliklerinden biri de çeşit çeşit hazırlanmış kıyafetler. İnsanlar bu sayede ölülerin dünyaya indiği bugünde korkutucu kıyafetleriyle ölüleri korkutabileceklerini ve kendilerini onlardan koruyabileceklerini düşünüyorlar. Elbette bu durum günümüzde büyük bir eğlence kaynağına dönüşmüş durumda. Şu var ki Bana göre gerçekten bu bayram büyülü ve birileri bunu dünya da normalleştirdi. Benden bu kadar. Daha fazla bilgi için sizde araştırabilirsiniz.
...Hiç dövme yaptırmak istediniz mi ya da bir dövmeniz var mı? Valla ben yaptırmak istedim ama çok acıdığı için yaptırmıyorum. Size bu yazıda dövme ve dövmenin tarihini anlatacağım. Dövme günümüzde çok estetik ve popular olsa da zamanında farklı kültürler için farklı anlamlar taşıyormuş. Dövme bazı kültürler için toplum için deki köleleri belli etmek, bazı kültürler için zenginliği, bazıları için ise ruhsal simgeleri taşırmış. daha eski zamanlarda ise insanlar hayvanları avlamak için kamufle olurlarmış. Kamufle olmak için ise vücutlarına dövme yaparlarmış. Tabi bunun kalıcı mı yoksa geçici mi olduklarını bilmiyoruz.
Tabi bizim geçmişimizde de bir dövme tarihi var. Osmanlı döneminde Padişahın mesajlarını başka birine götürmek için ulaklar varmış. Tabi yollar o zaman tekin değilmiş. Her tarafta eşkiyalar ve yol kesenler varmış. Ulak ise mesajı kafasına dövme olarak yaptırmış. Tabi sonra saçlarının uzamasını sağlayarak mesajı kafasına saklamış. Yola çıktığında yolda birkaç defa bunun önünü kesmişler. Bunun bütün eşyalarını aramışlar ama bir mesaj bulamamışlar. Ulak ise mesajı sağ salim adresine göndermiş. Ondan sonrada Kafasını kazıyıp mesaj içeren dövmeyi ortaya çıkarmıştır. Bazı kabilelerde dövme bir kimlik görevi içeriyormuş. Dövmenin içine kişinin hayatını, ailesini, Yaşadığı yeri sadece o kabilenin okuyabileceği şekilde çizerlermiş. Ayrıca bu dövmeler öyle küçük değil insanın her yerine yapılırmış. Bir de savaşta öldürdükleri için karşı taraf ölen kişilerin dövmeden dolayı kafalarını kesip mumyalayarak evlerinin kapısına asarlarmış. Ne kadar güzel dövme yaptırıyorlarsa kafaları süs olarak kullanılıyormuş. Ayrıca Japonya’da bir mafya mensupları dövme yaptırarak kendilerini belli ederlermiş. Dövme vücutlarını o kadar çok kaplarmış uzaktan bir kıyafet olarak gözükürmüş. Bundan dolayı Japonya’da dövme insanlara korku salıyormuş. Bu arada bu mafya günümüzde hala yaşamakta. Ne garip şeyler yapıyorlar. Çoğu toplumda da dövme bir bazı dövmeler çetelerin simgesini taşımakta. Çete üyesi olmadan o dövmeyi yaptırmak ölümle sonuçlanabilirmiş. Sakın aynı dövmeyi yaptırıp çetelerin içine girmeyin dövme ile birlikte resim olursunuz. Aslında geçmişten günümüzde bir çok dövme hikayesi var ama buraya sığmaz. Benden bu kadar. Eğer daha fazla bilgi istiyorsanız siz de araştırabilirsiniz.
...