Duygularımız, travmalarımız, öğrendiklerimiz, kararlarımız… İç içe geçmiş halkalar gibi birbirine bağlı ilerleyen parçalarımız. Hangi parçanın bize ait olduğunu bilmediğimiz çatışmaların içinde kendimizi bulduğumuz kaybolmuşluk hissi ya da kendini arama çabası. Bazen çemberin dışına çıkmaya cesaret ettiğimiz heyecanlı ama bilinmez bir his ya da o çemberin sığınaklarında güvenlik ve sevgi arayışı… En sonunda hepimizi bir noktada saran kendi benliğini yaratma, potansiyellerini keşfetme ve bunu bizi çevreleyen yaşam hikâyelerimizden sıyrılarak gerçekleştirebilme isteği. Kişinin sağlıklı “psikolojik iyi oluş” halinin kendini gerçekleştirme sınırlarına adım atmış hayatlarla mümkün kılındığı gerçeği karşımızdayken bunu yapabilmek neden bu denli zor?
Bu sorunun cevabına yaşamımızın hangi sürecinden bakarsak farklı sebepler bulmak mümkün. Hayatımızın ilk yıllarında ki deneyimlerimizin kişiliğimizin en önemli yapı taşı olduğunu bildiğimizden bu çerçeveden bir değerlendirmenin davranış ve kararlarımıza yerleşmiş bu yenilmesi zor olan eğilimi açıklamada daha aydınlatıcı olacağı görüşündeyim.
Birçok hikâyenin bizi beklediği hayata ilk gözlerimizi açtığımız andan itibaren giderilmesi gereken ihtiyaçlar için diğerlerine (bakım verene) bağımlı oluşumuzla ilk tecrübelerimizi yaşarız. Sevgi ve ilgi ihtiyacımızın giderilme noktası etkileşim kurduğumuz çevre özellikle annedir. Çocukluk dönemimizde anneyi memnun edecek şekilde hareket ettiğimizde seviliriz. Anneyi memnun etmeyen davranışlar ise sevginin ve ilginin esirgenmesi olarak karşılık bulur. Bir çocuğun zamanla benliğini annesinin ondan beklediği davranış örüntüleri içerisinde görmeye başlaması çok uzun sürmez. Benliğimizin oluşma süreci daha yaşamın ilk yıllarından itibaren “diğerinin gözünde ben” olarak oluşmaya ve şekillenmeye devam eder. Okul döneminde öğretmenlerimin gözünde ben, ergenlik döneminde arkadaşlarımın gözünde ben ve yetişkinlik döneminde ise çevremin, toplumun gözünde ben… Benlik zamanla içselleştirilmiş değer yargılarıyla belirlenmeye başlar. Kişi artık bu içselleştirilmiş şartlara uygun davranışlar sergilemedikçe kendinin varlığını değerli görmez.
Ve sonunda her insana farklı bir zamanda gelen ama birçoğumuzun yaşadığı kimlik karmaşası süreci (benliğin arayışı) gelip kapımızı mutlaka çalar. Bazen en mutsuz hissettiğimiz anda bazen en iyi anımızda; bazen bir ilişki sonunda bazen hayatımıza yeni biri gelip kurulduğunda; bazen yeni bir yolculukta bazen yol ayrımlarında bazen de travmatik bir deneyimin eşliğiyle… artık kaçınılması zor olan sorular hayatımıza girmiştir. Bunlardan biri ve belki de en önemlisi: Yaşadığım şeylerin ne kadarı bana ait?
Hayatımız yaşanması gereken deneyime ama çok zorlayıcı bir sürece girmiştir. Yolumuzu kaybedip bunalımlar yaşadığımız ya da benliğimizi bulup onu gerçekleştirmekte zorlanacağımız hatta hiç gerçekleştiremeyeceğimiz bir süreç olabileceği gibi yeniden doğuşun yaşandığı, kararların ve seçimlerin bize ait olduğu yeni bir hayatı yani kendimize benliğimizi de hediye etmiş bir konumda bulabiliriz. Tabi bu hediyeye bazı bedeller ve acılar ödemeden ulaşabileceğimizi düşünmek iyimserlik olacaktır.
Bu süreçteki çatışmalarımız çoğunlukla bizi nevrotik sorunların baş gösterdiği bir hoş geldin ile karşılar. O ana kadar getirdiğimiz toplumsal bilincimizin arasına bilinçaltındaki kendiliğimiz sızmaya başlamıştır. Kişi benliğine ait parçaları keşfettikçe var olanı değiştirme heyecanı ve yeni kendiliğini gerçekleştirebilme kaygısı arasında zorlu bir yolculuğa çıkar. Ve bu yolculuğa iyi hissettiren duygular kadar depresif ruh hallerimiz, anksiyetelerimiz, yüzleşmelerimiz ve çatışmalarımız eşlik eder. Nevrotik sorunlar bu dönemin kendini ifade etme biçimi haline dönüşür.
İçindeyken karmaşa gibi hissettiren bu dönemden geriye dönülmesi artık çok kolay değildir. Ama bu durum çatışmalarımızın da çıkış noktasıdır. Çünkü bir durumu değiştiremeyeceğimiz noktaya geldiğimiz zaman kendimizi değiştirme yoluna başvururuz. İhtiyacımız olan da tam olarak budur. Ben bu noktayı” ruhsal devrim” başlangıcı olarak tanımlıyorum. Bu yolda karşımıza çıkan bütün engeller gerçektir. Ama o engellerin bizi kötü etkileyeceği algısı bir düşüncedir. Düşünceleri var olan gerçekler olarak düşündüğümüzde ( bu şemalarımızdan kaynaklıdır. Başka bir yazıda bu konuya değineceğim) yolun sonunu karanlık olarak algılayıp bu süreci çözümleyerek çıkmayı kendimize zorlaştırmış oluruz.
Yolun sonundaki aydınlığı görebilmek engellerle başa çıkma cesareti kazandırır. Tam bu anlarda kendime söylediğim bir cümle var: “her insan farklı, her doğru farklı bunca doğru arasından kendime ait olanı yaşamak bana iyi hissettireni seçmek istiyorum.” Bolca çatışmalı çok seçenekli bu ruhsal süreçte keyifli yolculuklar dilerim. Son olarak Carl Gustav Jung’un psikoterapilerinde kullandığı yaklaşımı paylaşarak kendi benliğimin keşif sürecini tamamlamak adına yolculuğuma devam ediyorum.
“Sana büyük acılar vereceğim çünkü büyük sevinçler yaşamanı istiyorum.”
Klinik Psikolog Devrim ASLAN
“Sana büyük acılar vereceğim çünkü büyük sevinçler yaşamanı istiyorum.” Farkındalık yaratan bir yazı,gelecek yazıları sabırsızlıkla bekliyorum.
Böyle nedensellik çerçevesinde açıklanan bir yazı okumak derine işliyor sözcükleri. Farkındalık yaratmak ve değişimin en güzel tamamlayıcısı. Yazara teşekkürler
Süper olmuş 👍 Devamini bekleriz 🌈
Çok teşekkürler,tam da ihtiyacım olan bir yazıydı…
Bilimsel nedensellik kokan harika bir yazı. Yazara ve yazıyı bana ulaştıran arkadaşıma çok teşekkürler…
Bir durumu değiştiremeyeceğimiz zaman kendimizi değiştirme yoluna başvururuz.. Her insan Farklı Her doğru farklı bunca doğru arasında kendime yakın olanı yaşamak, bana iyi hissettireni seçmek..
Ne kadar doğru tespitler! Başta kendimizi beğendirme ve daha sonra bu dan rahatsız olup kendimizi arama çabası bu muhteşem bir dönüştür bence ve en güzeli kendini keşfetme.. Hayatımın her dönemini ayrı ayrı ele alan harikulade bir yazı. Ruhumun yolculuğuna ışık tutan bu yazı için teşekkür ederim. Bu tarz saptamaları okumak hayat rotamızı biraz daha kolaylaştırıyor, devamını bekliyoruz..
Çok güzel saptamalar olmuş,43 yıllık yaşantımda ve son 1 yıllık kendime yolculuk serüveninde keşfettiğim bir çok his ve tecrübe dile getirilmiş. Hissederek okudum. Çok beğendim.
Her düşüncenin bi kalıba sığması ve her kalıpta muhteşem bi aydınlanma yeni düşüncelerin oluşuna sebeb olman ve bizi aydınlatmaya değer ☺️ Teşekkürler
Hayatı çözümlemek daha doğrusu çözümlemeye çalışmak bir ömür devam edecek sanırım. Bu yolda yeni yazılarınla bizi aydınlatmaya devam etmelisin:) Teşekkürler.
Her cümlesinde düşündüren, sorgulatan farklı bir bakış açısıyla bakmaya sağlayan yazın için tebrik ederim. Yeni yazılarını, düşüncelerini merakla bekliyoruz 😇
Bu ve bunun gibi başarılı nice çalışmalarına denk gelebilme dileğiyle 🌞
Gurur duydum 💫
Devrimin ,Devrim yaratacağı daha çocukken kendini göstermişti ...
Ruhsal Devrimcilere selam olsun :)