Kapalı alanda kalma korkusu olarak bilinen klostrofobi, kilitli ya da kapalı bir alanda kalmaktan korkmak anlamına gelir. Kişiler klostrofobiye sahip oldukları zaman kapalı bir alanda yanlarında biri olsa bile kalmaktan çekinirler, kilitli olarak bir alan içerisinde kalmak onlara korku verir. Bu alanın yalnızca küçük bir oda ya da asansör olması da gerekmez. Kimi zaman sinema salonları, alışveriş merkezleri, marketler ya da otobüsler bile kişiye korku verebilir. Çünkü kişi, bu alanlardan dışarı çıkamayacağı düşüncesine sahip olabilir.
Kişinin stres, kaygı ve korku durumu ne kadar yüksekse kapalı alanda kaldığı zaman da gösterdiği tepki o kadar fazla olacaktır. Örneğin bir odanın içerisinde kilitli kalan birinde klostrofobi varsa ve aslında ortada bir tehlike yoksa dahi kişi duvarlara ve kapıya vurabilir, bağırıp çığlık atabilir ve uzun süre tepki alamazsa panik atak geçirebilir.
Bu durumda kişi tehlike altında olmasa dahi bir kriz geçirmesi ve panik halindeyken istemeden kendisine zarar vermesi mümkündür. Örneğin duvarlara vururken elini kanatabilir, kırabilir, panik ile kendisini camdan aşağı atmaya kalkabilir çünkü odanın içerisinde kurtulmak ister.
En genel hali ile kapalı alan korkusu olarak bilinen klostrofobi, kişinin yüksek bir endişe beslemesine neden olur ve klostrofobi sahibi olan kişi özellikle de dar alanlarda yer almaktan uzak durur. Bu sebeple de asansör kullanımından uzak durur, odasının kapısını kapatıp yatmaktan çekinir ya da duş alırken bile kabini kapatmayabilir. Bu sebeple de klostrofobinin kişiyi büyük ölçüde etkilediği söylenebilir.